Londra‘da bulunduğumuz sürece gündüz genelde hızlı yemek akşamları ise güzel 4 tane restorana gittik. Gece fotoğraf makinemi yanımda taşımadığım için bunları fotoğraflayamadım. Ancak gündüz gititğimiz yerlerden bazılarının fotoğraflarını bulabilirsiniz. Yazımda tüm restoranların orjinal web sitelerine bağlantılar ve kısa açıklamalarını da yazmaya çalışacağım.
During our stay in London, we often skipped the lunch with fast-food, but for dinner we went to four nice and elegant restaurants. I could not take photos of those moments though, as I left my camera at the hotel, but still you can find the pictures of some places that we visited during the day. By the way, in this journey log, I will try to provide brief information on each restaurant we went and direct links to the websites of these restaurants.
İlk restoranımız aşağıda da fotoğrafını gördüğünüz hızlıca salata, sandwich, tatlı ve meyve suyu alabileceğiniz, sağlıklı ve temiz PRET-a-MANGER. Herşeyi kendiniz alıyor ve kasada ödüyorsunuz. Sandviçlerin çiftlisi 2-3 pound arasında. Kahve ve Meyve suları 1-2 pound arası. Gayet ekonomik ve temiz. http://www.pret.com/ Her cadde de bir tane var diyebilirim.
Here is the picture of the first restaurant we popped in. The restaurant’s name is PRET-a-MANGER. It serves up salad, cold sandwiches and a variety of juice as well as offering mouth-watering dessert options. I think it is a great restaurant to go if you are looking for a reliable and calming place. I cannot, however, comment on the service since it presents a buffet where people serve themselves different types of food. Likewise, you pay the bill to the cashier after you have eaten. The prices are quite reasonable, too. For instance, if you would like to have two cold sandwiches, it will cost you around 2-3 pounds. As for the coffee or the juice you will get along with these sandwiches you need to pay around 1-2 pounds. Needless to say, it is pretty cheap and worth stopping by. Luckily, you can come across this place in every street of London. http://www.pret.com/ .
İkinci durağımız Nothinghill’deki OTTOLENGHI. Filistinli ve İsrailli iki arkadaşın kurduğu bu küçük restoranda sadece bir büyük 10 kişilik masa var. Harika tatlılar, cup-cake’ler ve açık büfe salata ve günün soğuk tabakları mevcut. Burada fiyatlar biraz daha pahalı. Büyük tabak 12 poundaçık büfe. Tatlılar 5-7 pound arası dilimi. Ama kendileri ait kitapları ve özel tarifleri ile ünleri Londradan çıkmış durumda. Haftasonu kahvaltı içinyer bulmak zor. Hafta içi öğlen bile masada 6 kişi vardı. Genelde eve alınıyor siparişler. Çok istememe rağmen büfe ve yemeklerin fotoğraflarını çektirmediler. http://www.ottolenghi.co.uk/
Our second stop was OTTOLENGHI in Nothinghill. At this cozy restaurant ran by two friends, a Palestinian and a Israeli, there was only one large table for 10 people at most. Scrumptious desserts, buffet salads, and cup-cakes and cold dishes were available. Prices were a little more expensive there. For instance, for buffet a large plate costs 12 pounds. A slice of cake is in between 5-7 pounds. However, this restaurant has become quite famous in London by virtue of its cookbooks and special recipes. At weekends, we had very difficulty in finding an empty spot. Even on weekdays, it was bursting at the seams. That is, when we went to the restaurant for lunch on a week day, there were 6 people at the table. In general, orders are taken homes. Even though I begged them to take the photos of the meals and the buffet, they did not let meL http://www.ottolenghi.co.uk/
Üçüncü durağımız Kıbrıs’tan eski arkadaşlarım Aslıhan ve Halil ile buluştuğumuz ve kahvaltısı, içeri giren çıkan bohem kişilikleri ve uçuk havası ile ELECTRIC BRASSIERE. Özellikle İngiliz kahvaltısına 1987 ve 1989’da yaptığım iki İngiltere gezisinde kaldığım ailelerden alışmıştım. Mantar, domates, fasulye, çırpılmış yumurta, sosis ve bacon’dan oluşan bu kahvaltı öncesinde reçel ve krosan almayı da ihmal etmiyoruz. Vejeteryan kahvaltısında ise patates, mantar, yumurta ve fasulye var. İkisi de tost ekmeği ile servis ediliyor. Kahvaltılar 9-10 pound. Kesinlikle tıka basa doluyorsunuz. http://www.electrichouse.com/
Our third stop was ELECTRIC Brassiere where we met my old friends Halil and Aslıhan. It had an eccentric atmosphere because of the bohemian people coming in and going out of the resetaurant. I got accustomed to British breakfast especially during my stays with British families in 1987 and 1989. The breakfast contains mushrooms, tomatoes, beans, whipped eggs, sausage and bacon. Before starting to eat these mouth-watering contents of the breakfast, we had had jam and krosan. In vegetarian breakfast, there are potatoes, mushrooms, eggs and beans. Both are served with toasted bread. The breakfast cost us 9-10 pounds. It was worth paying because we were completely full. http://www.electrichouse.com
DİĞER RESTORANLAR / THE OTHER RESTAURANTS
Gece için kesinlikle rezarvasyon şart dolayısı ile biz 4 gece rezervasyonlarımızı önceden gerçekleştirdik. Sushi ve Japon mutfağı için kesinlikle tercih etmeniz gereken iki restoran ZUMA http://www.zumarestaurant.com/ ve SAKE NOHANA http://www.sakenohana.com/. Bu iki restorana da http://www.toptable.co.uk ‘den rezarvasyon yaparak promosyonları takip etiğiniz taktirde %40’a varan indirim almanız mümkün ki biz 2. restoranda bu şekilde yaptık. Ülkemizde maalesef Sushi kalitesi dışarı ile kıyaslanmayacak durumda. Tabiiki Londra’nın yemek konusunda dünyada çok avantajlı konumda olması ve insanları alım gücünün yüksek olması bunun için ana kriter.
It is very necessary to make reservations for dinner in London. Otherwise, you can’t even enter a restaurant without any reservation. That’s why; we booked our tables beforehand for 4 nights. You should prefer these two restaurants ZUMA http://www.zumarestaurant.com/ and NOHANA SAKE www.sakenohana.com for sushi and Japanese cuisine. You can make reservations for these restaurants on www.toptable.co.uk. And if you keep following promotions on the website, you might be able to get discount up to 40%. In fact, this is what we did. Unfortunately, the quality and taste of Sushi served in our country can’t be even compared to sushi served in London. Of course, that London has a very advantageous position in the world in terms of food and people’s purchasing power is higher are the main motives for this.
Diğer gecelerde ise tercihimiz İtalyan ve Fransız mutfağı oldu. Ekonomik ve keyifli İtalyan Restoran’ı CARPACCIO ise Kensington’da. http://www.carpacciorestaurant.co.uk/ Burada isminde de belirtildiği gibi carpaccio ve risotto yemenizi öneriyorum.
In the other evenings, we preferred Italian and French cuisine. The Italian restaurant, Carpaccio, which is quite economic and delightful, is in Kensington. I suggest you to eat carpaccio and risotto at this restaurant http://www.carpacciorestaurant.co.uk/
Bizim ayrıca çok beğendiğimiz diğer bir restoran da gene rezervasyonsuz gidilmeyen ve gelen yemeklerin büyük porsiyon gelip paylaşıldığı LA PETIT MAISON; yani küçük ev. http://www.lpmlondon.co.uk/ Nice’de de aynı isimle benzeri bulunmakta ve ZUMA‘nın ortaklığında işletiliyor. Yemek porsiyonları çok büyük, deniz ürünleri ve mezeleri harika. Mutfak açık. Herşey gözünüzün önünde pişmekte.
Another restaurant we liked a lot was LA PETIT MAISON meaning ‘little house’. You can’t go to this restaurant either without any reservations. The meals are served in large portions and shared on plates. / / www.lpmlondon.co.uk/ there is also a similar restaurant in Nice with the same name. It has been operated by the owners of Zuma. Meal portions are very large, great seafood and appetisers. Kitchen area is open, so everything has been cooked before your eyes.
Son durak gene gündüz uğradığımız ITSU. Ama onu zaten sizin için daha önce yazma fırsatı bulmuştum. Buyrunuz –> https://www.geziyorum.net/itsu-sushi-londra/
The last stop we popped in during the day was ITSU, but I had already written a post about this restaurant. Here you are -> https://www.geziyorum.net/itsu-sushi-londra/
Sizlerinde gidip, görüp, yedikten sonra benim kulaklarımı çınlatmanız dileğimle…
I hope you will have an opportunity to eat at these restaurants. I wish you would remember me gratefully then :)
Bincho
Japonya ziyaretimizden sonra özellikle Japon yemek kültürüne gerçekten daha fazla ilgi duymaya başladık. Bu yüzden Londra’da da farklı tatları keşfederken neler Japon ciddi anlamda dikkat ediyoruz.İsmini Kullanılan odun kömüründen alan Bincho Soho’da şehrin göbeğinde. Gittik, denedik, buyrun okuyunuz…
Uygun fiyatlı, paylaşarak yenilen bu japon şiş ızgaralarında ağırlık Tavuk olmasına rağmen, balık, deniz ürünleri ve sebzede ızgara olarak sunuluyor.
Bizim bildiğimiz küçük ocak başı tarzında olan restoranda büyük masaların olduğu bölüm de var. Esli bir Japon barı yani İzakaya görünümündeki dükkan hafif karanlık ama rahatsız edici değil.
Ahşap dekor, mumlar, bambu kamışları bu kültürle bütünleşen bir ambians.
Tavuk etinin deri, kıkırdak, kanat, göğü, yağ ve bilimum yerini ızgara şişlerde kullandıklarını görebilirsiniz. Hızlı pişiyor ve çabuk bir servis var. Başlangıç olarak Edamame, Pilav ya da Miso çorbası standart.
Bıldırcın Yumurtası, domuz göbeği ve asparagus ızgara mönüdeki diğer tatlar. Asahi ve Sapporo biraları ise tabiki vazgeçilmez.
Asıl sürpriz hesap geldikten sonra alt katta bir Viski barı olduğunu öğrenmemiz ile başlıyor.
Burada konusunda son derece uzman çok keyifli sohbeti olan bir barmen var. Kendine has giyim tarzı ile gerçekten çok tabiri caizse cool biri.
Burada bir çok çeşit Japon viskisini inceleme ve tatma imkanınız var. Hakushu, Yamazaki ve Hibiki bunlardan sadece bazıları. Viskiden yapılan kokteylleri de çok meşhur. Ben daha önce hiç denemediğim özel bir Hakushu serisi deniyorum. Viskiler duble olarak sunuluyor. Çok pahalı olanları ise single deneyebiliyorsunuz. Double viski yaklaşık 7 Pound’dan başlayıp 60 pound’a kadar gidebiliyor. Bazı viskilerin bu kadar pahalı olmasının sebebi, fabrikalarının 1990’ların sonunda kapanmış ve elde kalan çok nadide şişelerin kalması.
En güzel özelliklerden biri yaklaşık 1.5 katı fiyat ödeyip alacağınız Viskinizi burada içmek kaydı ile özel dolapta saklıyorsunuz. Böylelikle hem daha ucuza içiyorsunuz, hem de arkadaşlarınız geldiğinizde gidecek ve zaman kaybedecek bir yerle uğraşmıyorsunuz. Gördüğüm en güzel özelliklerden biri.
Address: 16 Old Compton Street London W1D 4TL
Phone: 020 7287 9111
Website: www.bincho.co.u
BK Salt Beef Bar
Salted beef yani tuzlu biftek benim New York gezisinden sonra favorim olmuş bir yemek. Doğu Avrupa’dan göçen Musevilerin Avrupa’ya ve ABD’ye taşıdığı bir konsept. Uzun süre eti kullanabilemk için bulunmuş bu tuzlama yöntemi ile savaş sırasında etlerin bozulması engellenmiş.
Bu çeşit et yapan Londra’da 5-6 yer olduğunu öğrendiğimden beri hepsini sıra ile gezmeye çalıştım. Önce Bricklane’deki Beigel arasında yapılanları yedik. Buradaki daha az yağlı ancak atıştırma için son derece başarılı. Sonra Selfridges içindeki food court bölümündekini denedik. Hem pahalı hemde çok yağlı geldi. Mishkin’de porsiyon inanılmaz küçük ve içinde et yok. Kuzeyde Finchley’de Kıbrıslı Türk ve Rum’un beraber işlettikleri küçük dükkana ise bir yağmurlu günde koşarak gitmiştim (git gel 30km) Fena değildi. Diğer beğendiklerimden biri ise Monty’s Deli.
Listede her zaman Edware’deki BK Salt Beef‘in en iyi olduğu söyleniyordu. Sedef’i geçen hafta kandırdım. Hava müzesinden sonra iki durak daha ilerledik ve Siyah hattın 6.one’unda en kuzeydeki Edware istasyonunda indik. 10 dakika yürüme ile BK Salt Beef dükkanına vardık.
Dükkana gelmeden önce aramış ve cumartesi öğlen kapalı olduğunu ve sadece paket vereceğini söylemişti sahibi. Ben de kapıdan girdim. Açık olduğunu görünce sordum. Arayan sen değilmiydin dedi. Ben de evet, oturabilir miyiz dedim. O da paket verebilirim dedikten sonra bir an duraksadı ve bize baktı ve oturun dedi.
Sahibi ile teşekkür edip konuşmaya başladık. Bize “sizin aksanınız İran aksanı gibi çok güzel bir dil konuşuyorsunuz” deyince, “Türküz “dedik. Bize “o zaman siz Istanbul’lu olmalısınız” dedi. “Gıtlaktan konuşmuyorsunuz” deyince evet dedik. “Ben de orijinde Kıbrıslı Rum’um” dedi, ben Gazi Mağusa’da 6 yıl yaşadım dedim ve ortalık şenlendi :) 1 saat boyunda hem yedik hem sohbet ettik. Politikadan girdik, yemekten çıktık…
Harika birer salt beef sandöviç söyledik. Bize fish pie, patates kroket (Musevi usul) ikram etti. Salt beef yanına ev yapımı lahanalı salata ve turşu aldık. Etini bolca koydu. Yediğim en güzel, tuzu en iyi ayarlanmış Salt Beef sandöviç olduğunu itiraf edebilirim. Tek beğenmediğimiz turşu oldu.
Bana ayrıca “Sana bir şey getiriyorum” diyerek kendi özel hazırladığı tuzlanmış ılık dana dili getirdi. Muhteşemdi. Altta resmini görebilirsiniz.
Tatlı olarak ise çok sade az şekerli muhallebi ve ılık elmalı strüdel vardı. Strüdel bizi bitirdi. Parmaklarımızı yemeyi zor tuttuk. Giderken bir paket sandöv,ç, eve götürdük. İki kola ile beraber iki kişi 23 Pound civarında olduğumuzu ve bunun böyle doyurucu bir yemek için çok ama çok makul olduğunu söyleyebilirim. Onun dışında sohbeti doyum olmayan bir adam. 38 yıldır aynı yuerdeler ve babadan oğula geçen bir işletme. Son derece temiz. Londra’nın bir ucundan buraya tuzlu biftek ve bekletilmiş DRY-AGED bifteklerini yemeye geliyorlar. Eve paket de alabiliyorsunuz. Sanırım Sadece Pazartesi Kapalı.
Adres: 11 Lanson House, Whitchurch Lane, Edgware, London, HA8 6N
Tel: 020 8952 8204
Web: http://www.bksaltbeefbar.com/
Londra’da Salted Beef yapan restoranlar
- https://www.geziyorum.net/montys-deli/
- https://www.geziyorum.net/mishkin/
- Salt Beef Bar- 2 Monkville Parade, Finchley Road, NW11
- Selfridges Oxford – Selfridges Ground Floor, 400 Oxford Street, W1
- Bricklane Bagel
- De Gustibus- Borough Market – Borough Market, 8 Southwark Street, SE1
- Gaby’s Deli London – Leicester Square
Tramshed
Et ve Tavuk seviyorsanız, burası tam size göre. Mark Hix, Londra’nın eski şeflerinden. Dorsetli. Kendine ait diğer bar ve restoranları ile Londra’da yeni ve güzel restoranların yaratıcılarından. Menü çok basit. Sezonluk başlangıçlar arkasından kocaman tavuk ya da biftek… Tramshed’e hoş geldiniz…
Londra’nın koruma içerisindeki tarihi binası restore edilerek yapılan bu restoran doğu Londra’da Rivington Street’te. Bu sokak aslında Vincent Harris tarafından 1905 yılında canlandırılmış ve Tramvay sistemine elektrik sağlayan dev binalar ve antrepolardan oluşuyor.
Mark Hix ayrıca büyük bir sanat sever. İçeride Damien Hirst’in modern sanata ithafı dev bir doldurulmuş inek ve Tavuk bulunan restoranın alt katı bir modern sergi alanı. Burada tanıtımlar, sergiler ve kahve içebileceğiniz bir ortam mevcut.
Öğlen civarda çalışanlar için 9.95 GBPlik bir ekspres mönü var. Normalde ise orta pahalılıkta olan bir restoran. Kalitesine göre uygun denebilir. Pound kazanmıyorsanız ve Turistseniz ise Londra genelde pahalı imajı olan bir şehir ancak kalite oranına göre et ve yemeğin Türkiye’den ucuz olduğunu söyleyebilirim. Restoran’da içki içmedik ama gece içerisinde Bar’da da çok hareketlilik olduğunu söyleyebiliriz. Biz öğlen gittik.
Restoran son derece ferah. Çok yüksek tavan asma kata ve geniş bir oturma düzenine olanak vermiş. Rezervasyon yapmadan gitmeniz mümkün değil. Gece geç saatte kazara uğrarım derseniz bile Cuma ve Cumartesi 21:45ten önce masa bulmak rüya olur. Atıştırmak için zeytinyağlı otlarla bakla aldık ve çok beğendik. Ani bir hareket ile arkamdan gizli gizli gelen garsonun tepsisini devirmem geceye renk kattı…
Tavuk eğer iki kişi iseniz tercih etmeniz gereken yemek. Et iki kişi için fazla büyük ve pahalı kalabilir ama tercihinize bağlı. Etler tahtalar üzerinde 1 KG’luk T-Bone biftek ya da kemiksiz olarak geliyor. Tavuklar organik, dev gibi ve ayakları ile beraber pişiriliyor. İlk defa bu şekilde gördüm. Yanında gelen İngilizlerin metro, Jaguar, Land Rover, iki katlı otobüs, futbol ve müzikten sonra en iyi şey olan patates kızartması ise olağanüstü… Tavuk, başlangıç, iki içecek ile 45 Pound altında yemek oldukça uygun.
Restoranda sigara içilmiyor. Tüm kartlar geçerli. Şefin adı : Damian Clisby.
Tel: +44 20 7749 0478
Buca di Lupo
Bocca di Lupo bizim İngilereye ilk geldiğimiz haftasonu gitmeye çalıştığımız restoran. İçeri girdikten sonra kapıda çalışan İngiliz kızın erkek arkadaşının isminin Emre çıkması sonucu ilk defa yer bulmuş ve oturmuştuk. Hikayesi buradaydı.
Daha sonra gerek diğer arkadaşlarımız ile gerekse Türkiye’den gelen misafirlerimizi ağırladığımız muhteşem yemekleri olan arika bir restoran.
Akdeniz geleneği, oturur oturmaz suyunuz, nefis ekmekler, banmak için zeytinyağı ve zeytinler hemen emrinize amade… Daha sonra menüden küçük tabak atıştırmalıklarını seçebiliyorsunuz. Bunlar soğuk et tabağı, küçük mücverler, içli kroketlet, mozarella topları, domates kuruları ve salata çeşitlerinden oluşuyor ve sürekli yenilikler ekleniyor.
Kızartma karides, ahtapot ve karışık balık tabakları, domuz ürünleri ve başlangıç için küçük tabak makarnalarda diğer seçenekler. Çok geniş bir şarap mönüsü bulunan restoranda diğer tüm içeceklerde mevcut.
Restoranda bir ziyaretimizde iki üç kişinin paylaşacağı kocaman et söyledik. Ancak ben İtalyada yediğim etler ile kıyasladığımda aynı randımanı alamadım. Kesinlikle çok güzel ve büyük porsiyon sanırım İngiltere ve Alplerde beslenen hayvanlar arasındaki ana farklardan kaynaklanıyor olabilir.
Benim bu restoranda en çok sevdiğim bazı arkadaşlarımın ise yedikten sonra hassas midelerine dokunan içi fındıklı domuz sosis. Rulo şeklinde geliyor ve küçük ve büyük porsiyon şeklinde söyleyeiliyorsunuz.
Keza yanına patates, soğan ya da enginar kızartma alarak yemeğinize daha da bir lezzet katmak ve doyurucu kılmak mümkün.
Restoranın sonunda tatlı mönüsüne hiç bakmayın, hesabı alın ve doğru karşı kaldırımda bu restoran’ın büyesinde olan Gelupo’ya geçin. Önce çikolata ya da rasberry sorbenizi alın yanına da bir espresso çakın keyfine bakın. dükkanda bir yandan dondurmanızı yerken diğer yandan ucuz makarna ve zeytinyağı alışverişinizi de yapabilirsiniz.
Benim Londra’da senede en az 3-4 defa gidebileceğim restoranlardan biri Bocca. Servis kalitesi ve profesyonellikleri muhteşem. Yemekler hızlı ve tam pişiriliyor. Eğer gece geç saate yerim, sohbetim uzundur, ahçıları izlemeyi severim derseniz burası tam size göre.
Address : Bocca di Lupo 12 Archer Street W1D 7BB
Ulaşım: Piccadilly Circus tube
Telefon: 020 7734 2223
Web Sitesi: http://www.boccadilupo.com/
Öğlen: 12.30-3pm Pzt-Cts; 12.45pm-3.45pm Paz.
Akşam: 5.30-11pm Pzt-Cts; 5-9pm Paz
Great Queen Street Restaurant
Londra gastro pub’ların dünyada önemli şehirlerinden biri. Pub kültürü İngilizler için vazgeçilmez. Hafta içi öğlen, iş çıkışı ve haftasonları maç saatlerinde publarda olmamak imkansız gibi. İngiltereye gelip pubları gezmeden, İngilizler gibi takılmadan dönerseniz, bir şeyleri kesinlikle eksik bıraktınız demektir.
Great Queen Street ise Holborn’a yakın ismini sokaktan alan bir gastro pub. Yemekleri sürekli değişiyor. Mönüsü günlük hazırlanıyor ve çoğunlukla öğlen ve akşam ayrı mönü çıkıyor. Rezervasyon alan ender yerlerden biri. Uzun bir barı var ve burada da birşeyler yemeniz mümkün. Biz rezerve yaptığımızdan karların yağdığı bir kış gününde terih ediyoruz. Hava soğuk ama hem restoran hemde atmosfer sıcacık. Masaya oturur oturmaz organic ve tuzlu bir tereyağı ve harika ekmekler sizi karşılıyor.
İçecek olan gene lokal bir bira üreticisi olan Camden Organic Lager seçiyorum. İngilterede şişe biralar içinde en güzellerinden biri.
Başlangıç olarak ise zeytnyağlı Sardalya balığı alıyoruz. Altında enginar ve patates var. Diğer bir başlangıç olan ördek dilimlerini ise paylaşıyoruz.
Ana yemek olarak ise ben Midye haşlama ve yanında patates istiyorum. Midye özellikle soğanlı ve sarmısaklı bir sos ile haşlanmış. Kokusu muhteşem. Diğer yemeğimiz Ördek ise fasulye ve nohut ile servis ediliyor gene çok nefis.
Tatlı faslına çok hal kalmasada gene sabah uzun antreman yaptığım günlerden biri hafif ıslak şamfıstıklı kek (reçelli ve kremalı) ve sorbe alıyoruz. Her ikisi de mükemmel.
Çoğu web sitesinde (Time Out London, Telegraph) 5 üzerinden en az 4 alan bu restorana Londra’ya geldiğinizde muhakkak gidin derim. Bunda yer bulamaz iseniz kardeş restoranı Anchor and Hope’da sıra bekleyerek yer bulabilirsiniz.
Adres: 32 Great Queen Street, Holborn, London, WC2B 5AA
Telephone: 020 7242 0622
Transport: Covent Garden – Holborn tube
Bar : 5-11.30pm Tue-Sat.
Fifteen
Fifteen, yani Türkçe çevirisi onbeş, Londra‘nın kuzey doğusunda Old Street metro istasyonuna çok yakın ünlü İngiliz şef Jamie Oliver’ın restoranı. Restoran’ın en büyük özelliği sokak çocukları ve işşiz gençlerin bu restoranda yetiştirilip muhteşem garsonlar, şefler haline getirilip Londra gibi bitmek tükenmek bilmeyen restoranlara insan kaynağı sunması. Bu restoran tamamen bu projesini fonluyor Jamie Oliver‘ın.
Arkadaşlarımız Christina ve John’un daveti üzerine bu restorana gidiyoruz, yeni Londra’lı Fırat da bize sonradan dahil oluyor. Restoran’a girince karşınızda ve solunuzda büyükçe oturulacak alanlar, mutfak ve bar var.
Mönü’de başlangıçlardan önce zeytin, Focaccia ekmeği ve zeytin yağı alıyoruz. Sardunya adasından beyaz şarap, limonata, bira ve kola tercihlerimiz.
Toplamda Fırat’da dahil beş kişi idik. Herkes genelde farklı yemekler aldı. Ben sofrada herkesin yemeklerini çekerek blogda mönünün neredeyse büyük kısmını belgelemiş oldum.
Enginarlı ve Parmesan Peynirli Risotto:
8 saat yavaş ateşte pişmiş kuzu et:
İngilizlerin genelde yediği Pollack isimli balık:
Mutfağı, temizliği, tuvaletleri, servis kalitesi ile ben restoranı çok beğendim. Hele konsept muhteşem. Bu bölgeden özellikle işsiz ve eğitimsiz gençleri bu sistem ile şef ve garson olarak yetiştirme fikri muhteşem. Tebrikler Jamie Oliver.
Adres: Fifteen 15 Westland Place N1 7LP Ulaşım: Old Street tube/rail Telefon: 020 3375 1515
Barrafina Tapas Bar
Hafta içi 10-12 saat çalıştıktan sonra genelde evden dışarı çok çıkma şansım olmuyor. Yemek keyfimizi genelde haftasonu bir ya da maksimum iki tane farklı restoran deneyerek geçirmeye çalışıyoruz. Seçtiğimiz restoranlar genelde önerilen, leziz, farklı ve fiyat kalite oranı uygun ve orta düzeyde olanlar. Barrafina ise kesinlikle onlardan biri.
Ispanyolların yemek kültürü yani Tapas bize biraz daha yakın. Zaten İngilterede İngili yemek kültürü Londrada hakim değil. Genelede şehir dışına çıkmak zorundasınız. Ispanyol restoranlar diğer ülke yemekleri ile beraber özellikle Soho civarında cirit atmakta.
Soho’nun göbeğindeki frith sokağında bulunan Barrafina rezervasyon kabul etmiyor. Dışarıda ısıtıcıların altında 4 masa, içeride ise L şeklinde barda yaklaşık 20 kişi yemek yiyebiliyor. Bu sırada haftasonları 18-21 arasında en az 1 saat ayakta bekleyeceğinizi göze alarak gidin. Biz bir kere dışarıda bir kere ise içeride oturduk. İçeriyi tercih edin.
Ayakta beklerken ise ispanyol şarapları ve biraları ile beraber zeytin, pimiento, kroket, badem ve kuru et tabakları ile oyalanabiliyorsunuz.
Menü tapas ve Ispanyol mutfağı. Şaraplar ise değişik tatlarda ve farklı bölgelerden bir çok çeşidi barındırıyor.
İlk geldiğimizde deniz ürünleri ağırlıklı yemiştik. Sardalya ve Jumbo karides gibi. Ve çok lezzetli idi.
Bu sefer ise et ağırlıklı mezeleri tercih ediyoruz. Başlangıç olarak kuru et ve ekmek söylüyoruz. Biraz zeytin yağı ve iki dilim ekmeğe 2 GBP herkesin en çok pahalı bulduğu şey…
Daha sonra ise Tortilla yani İspanyollara özgü soğan, sebze ve patates doldurulmuş tavada yumurtalarını yiyoruz. Buranın en güzel spesiyalitesi, üç çeşidi var biz sade olanı tercih ediyoruz.
Daha önce dışarıda kırmızı ısıtıcıların altında yediğimiz keçi peyniri ile doldurulmuş kabak çiçeği dolması harika idi, biraz kırmızı çıksa da :-)
Daha sonra ızgara bıldırcın söylüyoruz. Çok güzel yumurtalı ve sarımsaklı bir sos ile geliyor.
Barda oturduğumuzdan dolayı önümüzdeki sert görünüşlü ama güler yüzlü İspanyol hanım ahçıya sürekli olarak hazırladıkları yemekleri soruyoruz ve ellerine sağlık demeyi ihmal etmiyoruz. Yemekler inanılmaz.
Finali ise küflü peynirli ota pişmiş biftek ve rezeneli salata ile yapıyoruz. Boyutu ve fiyatı ile Londra’daki en iyilerden biri.
Londrada kendinizi ispanyada gibi hisetmek isterseniz en iyi adreslerden biri kesinlikle Barrafina.
Diğer İspanya gezi yazılarımız ve Tapas hakkında bilgi almak için aşağıdaki bağlantılara tıklamanızı okuyu beğenmenizi rica ederim.
- Tapas Yemek Kültürü
- Granada Şehri – Endülüs
- Sevilla Şehri – Endülüs
- Cordoba Şehri – Endülüs
- Madrid
- La Granja
- Segovia
Barrafina is a Spanish Tapas Restaurant and Bar, located in the heart of London’s West End. It sı almost same as from the tapas bars that we went in Barcelona or ın any other parts of Spain. Seafood lies on crushed ice, waiters slice thin cured ham from a whole leg displayedon the bar. What we recommend are definately: Tortilla, cold meat, King Praws, Steak, Mussels and Chorizo.
ADDRESS
54 Frith Street, Soho, London W1D 4SL
TELEPHONE
020 7813 8016
OPENING TIMES
Mon to Sat 12:00-15:00 & 17:00-23:00, Sun 12:30-15:30 & 17:30-22:30
Bar Boulud
Bar Boulud Londra’nın merkezinde Knightsbridge’deki Mandarin Otelinin altında bulunan bir bar ve restoran. Lyon’lu şefi Daniel Boulud‘un elinden çıkan nefis yemekler ve harika servis kalitesi ile gerçekten Londra‘ya gelenlerin kaçırmaması gereken bir keyif.
Özellikle internette nerede en iyi hamburger yenir sorusunda ilk 5 içerisinde sürekli görüp bir türlü gidemediğimiz buraya Cumartesi günü reservasyonsuz 18:00 sularında iniyoruz. Şansımıza 1 saatlik bir masa var. Daha sonra bar’a geçip biraz dinlenebileceğimiz ve keyif alabileceğimizi girişten geçerken zaten hissettik.
Paylaşmak için bulgurlu pilav üzerine bir kuzu sosis ve eritilmiş keçi peyniri sosu alıyoruz. Menüdeki tek domuz olmayanı bu tek olanları 8 GBP civarı. Doyurucu.
Daha sonra ise yanında salatası ile Yankee Cheese Burger ve Patatesi ile Bacon içeren diğer bir burger masamızda yerini alıyor. Burgerler 10-12 GBP civarı.Yanına aldığınız patates kızarması ve salata ise 2-3 GBP civarı. Bu kalitede bir otel bar’ı için fevkalade uygun.
Daha sonra bar’a geçiyoruz. Van healen bira ve limonata ile geceyi devam ettiriyoruz. Bara tatlı ve soğuk şarküteri tabakları ve seçme peynirler söylemeniz mümkün. Barmenler inanılmaz bilgili ve Cumartesi kalaalığında hızlı ama şova yakın bir hizmet veriyorlar. Sadece bar’a bile uğramanızı boş yer varken hamburgeriniz ile biranızı burada yemenizi öneririm.
Bar Boulud is Mandarin Oriental under the managing of Lyon born super-chef Daniel Boulud. There is another one in New York. The restaurant offers charcuterie, classic French bistro food, sausages and burgers. The bar is equipped with extra ordinary Stuff where they are masters of varios coctails and have different styles of beers.
Adress: Mandarin Oriental Hotel, 66 Knightsbridge, London, SW1X 7LA
Telephone: 020 7201 3899
Opening Hours:
Bar: Mon day-Saturday 12pm-1am Sunday 12pm-12am
Lunch: Monday-Sunday 12pm–3pm
Dinner: Monday-Saturday 5pm-11pm Sunday 5pm-10pm
Kateh
Kateh, Warwick Avenue civarında bulunan çok leziz bir iran restoranı. Biz iki kere akşam yemeği için aramamıza ragmen yer bulamadık ve geçen Cumartesi günü öğlen yemeğine geldik. Restoran iki katlı. Biri yer altında olan bölüm ve buraya genelde parti, toplu aile yemekleri için ayrılmış. Diğer ise giriş katı. Giriş katında 20 kişilik bir oturma düzeni var.
Daha önceden ben hiç Iran restoranında yemek yemedim ama sürekli gitmek istediğim, yemekleri, dil yapısı ve kültürü itibari ile ülkemiz ile benzerlik gösteren yanları var. Menü çok çeşitli.
Başlangıçların boyutları büyük değil ve bizim menülerimize oranla benzer olduğundan asıl merak ettiğimiz ise safranlı pilav ve et yemekleri.
Ben Koobedeh isimli ızgara et söylüyorum. Çok kıvamında pişmiş ve bizim urfa kebapa benzemesine ragmen kıymadan ziyade et ağırlıklı ve bizim ızgara köftemize daha çok benziyor ve yanında pilav ve domates ile servis ediliyor.
Sedef ise pilav ve yanında metal bir güveç içinde güzel bir et türlüsü geliyor. Eti patlıcan, sos, ekşilik vermesi için lime kullanılmış. Buradan kaşıkla alıp pilav ile karıştırıp yeniliyor. Çok leziz ve lime’ın verdiği ekşiliğinin muhteşem olduğunu düşünüyorum. Daha fazla yemek resmi için Kateh sitesine tıklayınız.
Yemek sırasında restoran’ın sahibi ile sohbet ediyoruz. Devrim sonrası ülkeden ayrılmış ve yurtdışında Los Angeles ve İsviçre’de okumuş. Beyefendi ve yemek konusunda çok bilgili. Istanbul’a gittiğini ve restoran kültürüne ve çeşitliliğine hayran kaldığını anlattı. Iran’da yemeklerin nasıl bölgelere gore değiştiğini ve nerelere gidilmesi gerektiğini konuştuk. Iran her zaman Top 10 listemde olan bir ülke. Umarım kısa zamanda kavuşuruz.
Yemek sonrası tatlı olarak ise bir dondurma alıyoruz. Dondurmanın yanında gül suyuna batırılmış sorbet şeklinde dondurma parçaları bulunuyor. Ben çok nefis ve leziz buldum.
Erken rezervasyon yaptırmanızı ve kesinlikle Londra’da yaşıyorsanız gitmenizi tavsiye ederim.
Here is the explanation taken from Kateh`s web page:
Kateh serves the latest in popular Persian cuisine on Warwick Place just off Warwick Avenue, London. Set in the prettiest of streets, this residential setting by a canal is now home to one of London’s finest restaurants. The project is the first Persian venture for Narges Pourkhomami and the realisation of her dream to combine the best of traditional and contemporary Iranian hospitality in one of London’s finest restaurants.
Kateh features both an authentic and modern take on Persian cuisine in an elegant yet relaxed and intimate setting, seating just 75 diners. The daily menu is made up of 33 dishes, each inspired by the best of the day’s market produce.
The restaurant also has a superb private dining room on the lower floor for up to 12 people, a gorgeous garden terrace which can hold up to 25 people and a late license, making it a must visit dining destination for romantic couples, families and private celebrations.
Here are some reviews about KATEH
Adress: 5 Warwick Ave. Maida Vale / St Johns Wood, London W9 2PX
Cuisine: Persian Average Price: £25.00 Tel: 0871-962-8300
Opening Hours:
Monday: | Closed | Friday: | 12:00pm – 4:00pm 6:00pm – 11:00pm |
Tuesday: | 6:00pm – 11:00pm | Saturday: | 12:00pm – 4:00pm 6:00pm – 11:00pm |
Wednesday: | 6:00pm – 11:00pm | Sunday: | 12:00pm – 9:30pm |
Thursday: | 6:00pm – 11:00pm |
Polpetto
Londra`da yemek seçenekleri bol ve sizlere kaliteli yemeği çok ucuza olmasa da Londra da bulabileceğinizi göstermek istiyoruz. Bu adreslerden biri de daha önce size anlattığımız Spuntino, Polpo gibi restoranların bir zinciri olan Polpetto. Soho’nun göbeğinde bulunuyor. Soho’daki Dean street içindeki French House ismi verilen pub’ın hemen üst katında. Yağmur yağıyorsa hafta içi 18*19 arası yer bulur veya 30dk beklersiniz. Ama hava güzelse bence hiç şansınız yok, üç defa kapısından döndük.
Küçük tabaklarda yemekler şeklinde bir menüsü var Polpettonun. Her tabak 3-7 pound arası değişiyor. İki yemek hariç yepsi bu aralıkta. Çok aç iseniz, 2 kişi tatlı dahil 5 tabak ile doyabilirsiniz. Vejeteryan ya da sebze için 5, et için 5 ve balık için 5 seçenek var. Bir de tatlı menüsü.
Küçük basit yemeklerin bu kadar leziz pişirildiğine inanmıyorsunuz. Örneğin yumurta ve soğan…
Domatesli Bruchetta için özel bir sos kullanılmış. Şarap ise küçük 250ml karafta geliyor ve bardağınız ancak bir yudum alıyor ama çok keyifli. Çok içki içen biri olmama rağmen denemesi güzeldi.
Finali ise dondurma ve tiramisu ile yapıyoruz.
Polpetto için detaylı bilgi http://www.polpetto.co.uk/
Spuntino
Spuntinoya çok uzun zamandır gitmek istiyorduk. Londra‘nın en iyi tapas barlarından biri. Gerçek anlamda bar. Sadece 20 kişi aynı anda yemek yediğinden rezervasyon şansınız yok. En az 20-45 dakika beklemeyi göze alırsanız, muhteşem bir keyif alacağınızı garanti ederim.
We have always wanted to go to Spuntino, it is one of the best tapas bars of Londra. It is literally a bar. There is no way to book in advance since there are only 20 people dine at the same time. If you are willing to wait for 20-45 minutes at least, you will enjoy it, guaranteed.
Spuntino Soho‘da. Tabelasında küçük ismi ile ilk başta bulmanız imkansız gibi. İçerisi daracık. Garsonlar süper eğlenceli ve muhabbetli. Beklerken İspanyol Moretti biranızı ya da şarabınızı yudumlayabilir ve menüye bakabilirsiniz.
Spuntino is in Soho. It is kinda impossible to find it from its sign with its name in a tiny font on it. Inside of the place is quite narrow. The waiters are super fun and chatty. While waiting, you can sip your wine or Spanish Moretti beer and look at the menu.
Metal kaplı bardaki barmen garsonlar hem içkinizi hem yemeğinizi sipariş alıyorlar. Biz hemen başlangıç için zeytin (hastalığım) ve manchego peyniri ile başlamayı seçiyoruz. Gerçekten tapas konusunda 11 günlük detaylı bir Endülüs ziyaretinin faydasını görüyoruz seçimler konusunda.
The waiters at the metal bar take the both order of your food and drink. We, for starters, chose olives (my weakness) and manchego cheese. We really felt the benefit of 11-day trip of Andalusia in the choosing process of tapas.
Daha sonra mini burger ve keçi peynirli, zeytinyağlı iki kıtır ekmek üzerine akdeniz yeşillikli atıştırmalığımızı alıyoruz. Kesinlikle tavsiye ederim.
After that, we chose mini burgers and little salad with goat cheese and 2 slices of toasted olive oiled bread for snack. I strongly recommend it.
Küçük tavuk parçaları ve patetes ise kıtır ve muhteşem. Deniz tuzu ile şenlendirebilirsiniz.
Little chicken nuggets and potato are crispy and amazing. You can add a little flavor with sea salt.
Benim her zamanki gibi Sedef’in ısmarladığında gözüm kalıyor. Biftek ve üstünde yumurta. Pamuk gibi muhteşem. Bu giderseniz kesinlikle ısmarlamanız gereken bir yemek.
I again hankered after what Sedef ordered. Beef and egg on top. It feels like cotton. You need to order that one too if you happen to visit here.
Daha sonra proschittolu patlıcan ile devam ediyorum. Bir daha gitsem bunu yemem. Çok beğenmedim.
After that I continued with proschitto eggplant. If I ever visit here again, I wouldn’t choose that. I didn’t like it that much.
Finali benim tahta üzerinde gelen harika ızgara et parçalarımla yapıyoruz. Küçük bir çok yemeği paylaşarak yemek bence genelde avrupalıların akdenizlilerden aldığı gelenek. çok keyifli, daha bol seçenekli ve daha ekonomik.
We finished with my grilled meat nuggets on a wooden plate. Sharing little and lots of foods and eating that way is the tradition that Europeans took from Mediterranean’s, it is more fun, abundant and more economic.
Yemeğin sonunda Jerry Manhattan viski kokteyl ile prestijli bir final yapıyorum…
On the final of the dinner, I made a glamorous last step with Jerry Manhattan scotch cocktail.
Spuntino da fiyatlar çok ama çok uygun yukarıdaki tüm yemeklereö içkiler dahil 49 pound veriyoruz ve emin olun bu servis hariç bu kalitede bir restoran için inanılmaz uygun.
In Spuntino, the prices are really really reasonable. Including dinner and drinks we only gave 49 pounds and believe me it is really okay for this much qualified service and restaurant.
Spuntino Adres – Spuntino Address
61 Rupert Street, London, London W1D 7PW
Pingback: Londra Arabalar - London and Cars | Geziyorum.net