Eşim 2005 yılında 10 gün boyunca Hırvatistan’ı baştan başa bisiketi ile geçmiş ve döndüğünde Dubrovnik- Hırvatistan‘ın ne kadar güzel olduğundan bahsetmişti. Gel zaman git zaman vize istemeyen Hırvatistan artık Schengen vizesi ailesine dahil oldu. Biz bu olmadan önce Karadağ’a düzenlediğimiz bir haftalık gezide sınırı geçip Dubrovnik şehrinde iki gün geçirdik.
Dubrovnik şehrini dörde bölerek anlatmak lazım; kale surlarının iç kısmı ve dışındaki üç kısmı. Dış kısmında liman, plajlar ve kaleyi tepeden gören lüks ve güzel mahalleler eğer zamanınız var ise değerlendirmeniz gereken bölgeler. Otellerin yoğunlaştığı bölgeler ise Lapad ve Babin Kuk. Liman kısmı ise klasik Italyan esintileri taşıyan bir liman olan Gruz bölgesi.
Net olarak söylemek isterim Dubrovnik 2 günden fazla zaman geçirmenizi önermeyeceğim bir lokasyon. Zira deniz, kumsal ve yaz tatili planınız var ise Dubrovnik yakınlarından bulunan Miljet ve benzeri adalar Dubrovnik’in kalabalık plajlarından çok ama çok daha fazlasını size sunacaktır.
UNESCO kültür mirası listesinde bulunan kale duvarları ve surlar şehrin savunması için yüzyıllar önce yapılmış ve hala sağlamlar. Hatta yakın dönemde Balkanlarda yaşanan savaş sırasında bile hem dağlık bölgeden hem de deniz kuvvetleri ile denizden tekrar test edilmiş ve şehri gene korumuş. Yakın zamandaki bu acı olayları etkisini hala ara sokallarda görmek mümkün. Şehrin eski kısmına Stari Grad adı veriliyor. Yani eski şehir. Eski şehrin surlarının üstüne çıkıp yürümek çok keyifli. Fotoğraf hastalarının kaçırmaması gereken manzalar sunuyor bu yürüyüş.
Şehrin denize bakan yöndeki sokakları düz, ama diğer karşı kısmı ise basamaklı setler halinde. Restoranlar, müzeler ve kliselerin ağırlıkla deniz tarafında değil karşı tarafta bulunduğunu söyleyebilirim. Kaleyi ortadan bir baştan diğer başa böle büyük caddenin ismi Stradun. Bu cadde üzerinde daha ağırlıklı turistik dükkanlar ve cafeler var. Ara sokaklar ise sürprizlere açık…
Gene bir kart alıp bir, üç ya da yedi gün boyunca Dubrovnik’te indirimler elde edebilirsiniz. Beş müze ve iki galeriye bu kart ile giriş ücretsiz. Bir günlük olanı 18 Euro. Şehir duvarlarına çıkmayacaksanız bu kart’ı almanıza bence gerek yok.
Sanat ve Tarih
Eski şehre biz geldiğimizde korkunç bir yağmur yağıyordu. Ağustos olmasına rağmen yarım gün sürdü. Sonra güllük gülistanlık bir hava açtı. Biz hava yağmurlu iken önce Gotik Rönesans mimarisinin en önemli örneklerinden Sponza Sarayını gezdik. Yazın giderseniz burada sürekli konser ve sergiler var.
Dünyanın en eski eczanelerinden biri Dubrovnikte Franciscan Manastırı’nın içerisinde. Burası 14. Yüzyıl’dan beri ayakta. İçinde Klise ve müzeside var. Yazın kalabalıkolan yerlerden. Erken gidip gezmekte fayda var.
Surları gezerken sonunda Lovrijenac kalesini de gezmenizi öneririm. Burası artık küçük liman bölgesi. Kayıklar, restoranlar ve manzara harika…
Savaş maalesef huzurumu kaçıran bir şey ama bilgilenmek ve etrafı bilinçlendirmek için War Photo Ltd.’in Savaş Fotoğrafları Müzesini gezmeniz şart. Surların hem ana liman hem diğer tarafından şehre girdiğinizde Onofrio’nun çeşmelerini bulacaksınız. Şehrin iki ada giriş kapılarının isimleri ise Pile ve Ploce.
Şehrin diğer görülmesi gereken yerleri Rolan’ın sütunu, ünlü komedyen Marin Drzic’in evi, Etnografya müzesi, Denizcilik müzesi, 1444 yılında yerel ustalarca inşa edilen Çan kulesi, Şovalye Orlando için 15.yy’da yapılan Orlando heykeli ve savaş sırasında yıkılan genel restore edilen ve Dubrovnik Tarih müzesinin bir kısmını da barındıran Rektörler sarayı.
Yeme İçme
Yeme içme konusunda önerim eğer kısa zaman geçirecekseniz gün içinde atıştırmanız ve bir öğünde yani akşam güzel bir deniz ürünü yemeği yemeniz yönünde. Ben gündüzü Pizza ve Spagetti ile geçirdim. Hırvatistan’ın tamamında güzel Pizza yapıyorlar. O yüzden rahat olun. Turistik bir şehir olduğundan lütfen mönülerdeki ücretleri girmeden kontrol edin. Pizzalar 7-9 Euro civarı.
Diğer bir denemeniz gereken ise Hırvat poğaça ve börekleri. Ben sabahları kahve ile alıp kahvaltımı bu şekilde hallettim. Biraz yağlı ama leziz. Krep, Cevizli Kek ve Hırvat köftesi denemeniz gereken diğer tatlar. Deniz ürünleri ise pahalı olsa da çok güzel. Restoran girişlerindeki tahta panolardan taze balık ve deniz ürünleri fiyatlarını sorabilirsiniz. Kabuklu deniz hayvanları ve Ahtapot genelde zeytnyağlı ve limonlu sunuluyor.
Konaklama
Tüm Hırvatistan’da olduğu gibi Dubrovnik’tede Hırvat Turism bakanlığından akreditasyon almış evler odalarını kiralayabiliyor. Kiralık odaya Sobe adı veriliyor. Elinde Sobe yazısı tutan bir çok kişiyi limanda görebilirsiniz. Sobe’de bile kalsanız 2-3 gün için iki kişilik odalar günlük 50-80 Euro arası. Biraz pahalı. O yüzden zamanından seçim yapmak ve tur ile gitmek daha akıllıca olabilir.
Ulaşım
Eski şehir içinde yürümeden başka bir seçeneğiniz yok çünkü heryer çok kısa. Dubrovnik hemen sur dışında ciddi bir park problemi var. Kiralık arabanız varsa biraz uzağa bırakıp yürüyebilirsiniz. Şehrin üstünden geçen an Karadağ otoyolunun altında bir büyük katlı otopark bizim işimizi görmüştü. Park tabelalarını takip edin.
Ulaşım için ise diğer adalardan Feribot seferleri ve iç hat uçuşlar ile Zagreb ve italya’ya direk uçuşlar mümkün. THY’de direk Dubrovnik’e uçmakta. Uçak biletleri uygun olursa kaçırmayın derim.
SEDEF TOK

Özel Yat Kiralama
Haziran 28, 2016 at 8:01 am
Hırvatistan’ın her şehri bi ayrı güzel. Bundan 1.000 yıl öncesine götürüyor sanki insanı sokaklarını gezerken. Her köşe başı sanki Game of thrones seti gibi :))