Kriz var dediler, gidip bakalım bir dedik hem yakın hem hava değişikliği. Kriz mriz yok, millet vur patlasın çal oynasın yaşıyor, yaşam felsefeleri hedonizm üstüne kurulu. Atina’ya en son geçen yaz gitmiştik ve şehrin güneyinde kalmıştık. Bu sefer şehrin göbeğinde ve kızımız Selma’yla beraber takılıyoruz. Tabii hayatımız ve gezilerimiz yavaşladı, biz daha çabuk yorulmaya başladık ama minik kızımız Selma da artık bizimle beraber geziyor. 2,5 günlük bir seyahat için bir çok yeri gezdik, güzel yemekler yedik ve sanırım Yunanlıların haleti ruhiyesi bize de geçti, Selma’ya rağmen ehlikeyfi bir hafta sonu oldu. Yunanistan Turları ülkemizde gün geçtikçe artmakta.
Atina’nın merkezinde konumlanmış olan Grecotel Pallas otelinde kaldık ve çok da memnun ayrıldık. Otele varır varmaz odamıza çıkıp yerleştik ne de olsa İstanbul’dan sabahın köründe yola koyulmuştuk. Otelin genel müdürü kaldığımız süre zarfında bizimle çok ilgilendi sanırım bunda Selma’nın da katkısı oldu diyebilirim.
Her biri farklı şekilde tasarlanmış olan aile odaları, duvardaki resimler ve odanın büyüklüğü bizi oldukça rahat ettirdi. Butik otelleri oldum olası severdim şimdi daha da çok sevmeye başladım. Çocuklu tatil yapan herkese bu oteli tavsiye ederim.
Kaldığımız süre boyunca şehri yürüyerek ve taksiyle gezdik. Hafta sonu için en verimli ve hızlı nasıl gezerim diye gitmeden önce kafa yormaya başladım, zira niyetim hem gezi hem keyif yapmaktı. Akropolü ve Yeni Akropolis müzesini görmeden Atina’dan dönülmez dedik. Burası Atina’nn simgesi ve gezerken hayran olmamak mümkün değil. Müze merakı olan ben, Akropol ‘ün yanı başında bulunan İlias Lalaounis mücevher müzesini de ziyaret etti.
Sıra dışı müzeler her daim ilgimi çekmeyi beceriyor. Bir başka özel ve sıra dışı müze ise Benaki İslam eserleri müzesiydi. Son derece varlıklı olan Benaki ailesinin koleksiyonuna hayran olmamak elde değil, zira aynı ailenin Benaki müzesi adı altında Yunan medeniyeti ve sanatının sergilendiği bir başka müzeleri daha var. Gittiğimiz her şehirde eğer bir Yahudi müzesi varsa mutlaka gezeriz. Atina’da da kaçırmadık ve şehrin geçen yüzyıldaki tarihi hakkında çok şey öğrendik. Merakı olanlar için arkeoloji ve Bizans müzesi de önerilir.
Müzelerden kafamızı çıkarttığımızda ise Kolonaki bölgesinde bol bol dolaştık. İstanbul’un Nişantaşı semtine benzeyen Kolonaki tam anlamıyla gör ve görülme yeri. Nişantaşı’ndan bir farkı çirkin inşaatların olmaması ve yokuşunun çok olması. Kolonaki’nin galerileri, tasarım atölyeleri, restoran ve kafeleri, neo klasik binaları ve teraslarından bitki sarkan güzel apartmanları çok hoşumuza gitti. Marka alışveriş severler için Kolonaki, marka takıntısı olmayanlar için ise Ermou caddesini önerebilirim. Antika ve eskiye meraklı olanları da unutmamak lazım derseniz Monastiraki Meydanı’na ve çevresine bir göz atın derim. Bunun dışında Syntagma meydanı, Plaka, Gazi bölgesi, küçük Mitropolis denen Bizans kilisesi, Parlamento binası ve askerlerin saat başı olan değişimi, Lykabettus tepesi ve Antik Agora gördüğümüz yerler arasındaydı.
Nerede yediniz, içtiniz derseniz, Kolonaki Bölgesi’nde bulunan Ratka burası Bulgar göçmeni olan bir ailenin ve Atina’nın en iyi restoranlarından biri olarak geçiyor. Cumartesi öğle yemeğine yer bulduğumuz için çok mutlu olduk zira restoranın sahibiyle ahbap olup çok keyifli yemekler yeme şansını elde ediyoruz.
Yine aynı bölgede bulunan Da Capo’da kahve içmek klasikler arasında. Kolonaki’den uzaklaşıp bir şeyler yemek içmek isterseniz Gazi bölgesinde bulunan Sardelles restoranı ve College isimli kafeyi öneririm. Akşam yemeği bir gece Japon restoranı Kiku ve modern Yunan yemeği için Cookoovaya’yı denedik.
Gece gezmelerimiz oldu mu diye sorarsanız evet derim zira Selma’ya rağmen oldu. Erken saatte yemek yediten sonra Hilton Oteli’nin barına gidip bir şeyler içtik. Otel barları ve çay saatlerini oldum olası çok severim. Daha önce konakladığım Grande Bretagne oteli Atina’ya ne zaman gelsem vazgeçilmezim diyebilirim.
Seneler önce bu otelde düğüne katılmışlığım bile vardır, klasik otellerin yerinin her zaman farklı olduğunu düşünenlerdenim. Siz de Atina seyahati planlarken bu otelde paraya kıyıp konaklayın ya da beş çayı yapın derim. İkinci dünya savaşı sırasında bu otelde bulunan Churchill’e suikast planı yapıldığını biliyor muydunuz? Yunanistan her daim turist çeken bir ülke. Erken Rezervasyon yaparak çok uygun hafta sonu tatilleri geçirebilirsiniz.
Gulet Kiralama
Mart 8, 2016 at 12:29 am
Atina,tarih ve kültür açısından zengin bir şehir.Doğal olarak Yunanistan ve Yunanlılar.Türkiye ile de aralarında benzerlikleri çok aşikar.Adaları,yemekleri ve müzikleri çok hoş.Yazılarınızdan anladığım kadarıyla onlarda bizim gibi misafirferver bir millet.Paylaşımlarınızı çok beğendim.İçimde oraya gitme isteği uyandırdınız.Tekrarını bekliyorum sabırsızlıkla.Teşekürler…
Yasin Tekir
Nisan 4, 2019 at 7:55 pm
Yemekler hakkında biraz detay verseydiniz güzel olurdu. Bulgar göçmeni ailenin restoranında ne tür yemekler vardı, bizlerin damak tadına uygun yemeklermiydi? Zira Türkiye dışına çıktığımızda beni en çok zorlayan yemek olayı oluyor.
Numan Koçak
Nisan 17, 2019 at 2:17 pm
Hırvatistan hep gitmek istediğim yerler arasında. En kısa zamanda planyacağım. Bu güzel yazı için teşekkürler.