Cafe de la Paix sabah kahvaltı etmek için çok keyifli. Şehrin tam ortasında Opera binasının yanındaki Hotel de la paix‘in altında. Akşam üstü haftasonu rezervasyon olmadan kafe için bile sıra beklemeniz gerekebilir. Kahve, portakal suyu, recel, yağ ve Krosan… İçerisi klasik dekorunu hiç bzomamış .Sizi bir anda alıp yapıldığı yıllara sürüklüyor… Ben daha fazla bu yazıda bahsetmeyeceğim çünkü Internetten bulduğum sayın Bahar Hanım’a ait yazı size daha iyi anlatacaktır. Cafe De la Paix‘i….
It is so much fun to have a breakfast here at Café de la Paix. It is right in the center of the city under the Hotel de la Paix next to Opera. Without a reservation, you would even possibly wait for the café section. Coffee, fresh orange juice, jam, butter and croissants… Inner part hasn’t been changed at all, it takes you to the years when it was built in… I will not mention more because the article of Miss Bahar that I’ve found online will help you more about Café de la Paix…
Web:
http://www.cafedelapaix.fr/uk/navigation.htm
Diger Siteler – Other Sites :
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=cafe%20de%20la%20paix
http://www.tatil.com/otel/hotel_de_la_paix_geneva
Bahar Akman – Bütün Dünya ‘da aşağıdaki yazıyı yazmış… Paylaşmak istedim… –
Bahar Akman wrote this article at “Bütün Dünya”… Wanted to share with you…
Emile Zola’dan Maria Callas’a, Richard Nixon’dan Marc Chagall’a dek birçok ünlünün mekanı olmuş Café de la Paix. Adlarını taşıyan plaketler Paris’in bu en ünlü kafesinin duvarlarını süslüyor. Cafe de la Paix yalnızca Parisliler için değil, dünyanın dört bir yanından gelen turistler için de önemli bir uğrak yeri. Burada bir yandan Paris’i doya doya yaşarken, diğer yandan geçmişe bir yolculuk yapıyorsunuz.
Café de la Paix has been a place for lots of celebrities from Emile Zola, Maria Callas to Richard Nixon or Marc Chagall. The plaques which have their names on are hanged on all over the walls. Café de la Paix is not just for people from Paris, it is also an important place for the people coming worldwide. Here, you both enjoy Paris and have a little time travel.
Önemli yedi caddenin kesiştiği noktada ve ünlü Garnier Operası’nın tam yanında bulunan Café de la Paix’in kazandığı ün, herkese Hôtel de la Paix’in restoranı olduğunu unutturmuş gibi sanki.
The fame that Café de la Paix, where is just next to famous Garnier Opera and on the spot where seven important streets meet, got nearly made people forget that it is also the restaurant of Hotel de la Paix.
Yabancı ülkelerden gelen önemli kişilerin konaklayabilmesi amacıyla III. Napoleon tarafından yaptırılan Hôtel de la Paix, bugünkü adıyla Grand Hotel, konuklarını 1862 yılında ağırlamaya başlamış. Paris’in en değerli mekanlarından biri olan otel, 8 bin metrekare büyüklüğünde. Koridorlarının uzunluğu ise beş kilometreyi buluyor. Otelin en büyük salonu olan Opera Salonu, devlet tarafından tarihi eser olarak koruma altına alınmış. Sanata ve bilime verdiği değeri sergilemek isteyen III. Napoleon, otelin yapımında devrin en değerli mimarlarını ve sanatçılarını görevlendirmiş.
Hotel de la Paix, Grand Hotel today, was built by Napoleon III for those guests from foreign countries and it started hosting people in 1862. This hotel being one of the most precious buildings of Paris is 8 thousand meter square grand. Its corridors are nearly 5 km long. The biggest hall of the hotel is Opera Hall and it is protected by government as historical artifact. Napoleon III, who wanted to show the value that he gave to the art and science, chose the most successful architectures and artists for the construction of the building.
Café de la Paix’in tavanları resimlerle, oymalarla süslenmiş, kimi bölümleri ise altın suyuyla boyanmış. Paris’in en uzun sokak terasına sahip olan Café, 1890 yılından itibaren ününü dünyaya yaymaya başlamış.
The ceiling of the hotel was ornamented with carving and painting; some of the parts were painted with aqua regia. Having the longest street terrace began spreading its fame in 1890.
İki dünya savaşını da çok yakın dan yaşayan bu görkemli otel ve restoran kimi zaman üzücü olaylara tanıklık etmiş, bazen de büyük mutluluklara sahne olmuş. Birinci Dünya Savaşı’nda itilaf devleti askerlerinin uğrak yeri haline gelen otel, askerî hastane olarak da kullanılmış.
This hotel experienced both of the World Wars and sometimes it witnessed to really sad and devastating scenes and sometimes it was there for some big happiness. The hotel was also used as a military hospital where was the mecca for soldiers from allied powers in World War I.
Savaş bittiğinde kutlamalar, zafer gösterileri, geçit törenleri hep onun önünde yaşanmış. İkinci Dünya Savaşı’nda tarihinde ilk kez kapılarını müşterilerine kapatmak zorunda kalan Hôtel de la Paix’in bir bölümü 1940-1945 yılları arasında Alman işgal güçleri tarafından karargâh olarak kullanılmış.
When the war was over, all the parades and shows happened in front of the hotel. In World War II times, the hotel had to close its doors to customers, furthermore some parts of the hotel were used as cantonment by Germans between 1940 and 1945.
Café de la Paix’in büyüleyici tavanlarına bakıldığında, bir bölümünün renklerinin biraz farklı olduğu göze çarpar. Nedeni, Paris’in kurtuluş günü olan 25 Ağustos 1944’te atılan bir bomba ile zarar görmüş olmasıdır. Savaşın son gününde böylesi üzücü bir olayla karşılaşan restoran çalışanları, güçlükle yangını söndürdükten sonra, kapıya bir askerî jipin yanaştığını görürler. Gelen, akşam yemeği için basit birşeyler yemek isteyen bir askerdir. Tüm zorluklara karşın, bu isteği geri çevrilmeyen General de Gaule’e kurtuluştan sonraki ilk yemeği olan soğuk jambon, haşlanmış patates ve salata ikram edilir.
When you look at the ceiling of Café de la Paix, some of the parts drew your attention by having a little bit different colors. The reason is that those parts were damaged after a bomb in 25 August 1944 in salvation day of Paris. After such a sad incident, the restaurant employees saw an army jeep pulling over after they barely put the fire out. That comer was no one but a soldier who wanted to eat something simple for dinner. After all these difficulties, waiters didn’t turn him down and General de Gaule ate his first dinner with cold ham, boiled potato and salad after salvation.
Café de la Paix ile ilgili anılar hep üzücü değil elbette; neşeli anıları da var. Café’nin müdavimlerinden olan Amerikalı tiyatro oyuncusu Burton Holmes, Paris’e geldiğinde, terasta hep aynı yere oturur, saatlerce keyif yaparmış. Yine böyle bir yolculuğun sonunda, “Ülkeme Fransa’dan bir anı olsun” diyerek oturduğu masayı alıp götürmesi herkesi şaşkına çevirmiş.
The memories about Café de la Paix are not always sad; there are also some cheerful ones. American actor Burton Holmes was a fan of Café and when he came to Paris, he always sat down the same place at terrace and spent several hours in joy. After another visit like this, he said “I want a memorial from France in my country.” and he just took the table he sat down and went.
Müşterilerinin Café de la Paix’ye olan sevgilerinin en güzel örneği, çalışanlarının grev yaptığı günlerde bile, müşterilerin buna aldırmadan, alıştıkları saatte kafeye gelip, hiçbir şey yiyip içmeden oturmalarıdır.
The best example of love of the customers bare towards Café de la Paix is that the customers come here and just sit down without ordering anything when the employees are on strike.
Café de la Paix, 1948’de önemli bir ilke de ev sahibi olmuş. Raymond Morgan adlı Amerikalı sunucu, kıtalararası ilk radyo programını buradan yapmış. Her sabah Amerikalılar tarafından canlı olarak dinlenen programa Fransız sanatçılar, şarkıcılar davet ediliyor, kafe onların hayranlarıyla dolup taşıyormuş.
Café de la Paix was also host for something important in 1948. American anchor Raymond Morgan experienced his first international radio program here. The program which was listened by so many Americans, hosted French artists and singers and café was full of fans.
Yılda ortalama 7 milyon 150 bin kahve, 230 bin bira satan bu kuruluş, üç bölümden oluşuyor: Çabuk yemeklerin sunulduğu ve en çok ziyaret edilen “Relais Capucines”, şık restoranı “Restaurant Opera” ve Garnier Operası’nın karşısında yer alan barı “Foyer Bar Opera”…
In the café, in a year, approximately 7 million 150 thousand coffee, 230 thousand beer are sold and there are 3 sections here; “Relais Capucines” where some fast food are served and it is the most visited part; “Restaurant Opera” elegant restaurant and “Foyer Bar Opera”, the bar that is across to Garnier Opera…
Café de la Paix’in bir de derneği var. A.M.A.C.P. (Association Mondiale des Amis du Café de la Paix) adı altında biraraya gelen müşterileri değişik etkinliklerle dostluklarını geliştiriyorlar. Kimi zaman, başka ülkelerde Fransız yemeklerini tanıtmak amacıyla “Fransız Sofrası” haftaları düzenliyor, kimi zaman yarışlarda biraraya geliyorlar. Gelenekselleşen garson yarışması da bu etkinliklerden bir tanesi. Yarışa gönüllü olarak katılan profesyonel garsonlar sekiz kilometrelik parkuru, ellerinde taşıdıkları tepsideki iki bardağı ve bir şişeyi devirmeden tamamlamaya çalışıyorlar.
There is also an institution of Café de la Paix. In A.M.A.C.P. (Association Mondiale des Amis du Café de la Paix), customers come together and bring new friendships out. Sometimes, to introduce French cuisine, they organize a week called “French Cuisine”, and they sometimes come together at competitions. The traditional waiter competition is also one of them. The professional waiters join in this competition voluntarily and they try to complete the 8 km racetrack with a tray, 2 cups and a bottle on it, without dropping them.
Café de la Paix’in “Altın Kitap” adını verdiği imza defterinde birçok ünlüye ait binlerce not, resim ve karikatürler de yıllardır saklanıyor.
In the “Golden Book” there are lots of notes, signatures and pictures belong to lots of celebrities.
Yolunuz Paris’e düştüğünde Café de la Paix’ye uğramadan geçmeyin. Paris’i yaşamak, Paris’i hissetmek istiyorsanız, aradığınızı burada bulacaksınız.
When you come to Paris, don’t miss Café de la Paix. If you want to live and feel Paris, you will find what you have been looking for here.
Londra`dan beğendiğimiz Kafe , Pub ve restoranlar / Best Food spots & posts from London
- https://www.geziyorum.net/great-queen-street-restaurant/
- https://www.geziyorum.net/granger-co/
- https://www.geziyorum.net/bocca-di-lupo/
- https://www.geziyorum.net/fifteen/
- https://www.geziyorum.net/harrods-dondurma-bolumu/
- https://www.geziyorum.net/10-greek-street/
- https://www.geziyorum.net/kateh/
- https://www.geziyorum.net/anchor-hope-gastro-pub/
- https://www.geziyorum.net/kipferl/
- https://www.geziyorum.net/gelupo/
- https://www.geziyorum.net/barrafina-tapas-bar/
- https://www.geziyorum.net/bar-boulud/
- https://www.geziyorum.net/cafe-japan/
- https://www.geziyorum.net/zucca/
- https://www.geziyorum.net/ten-ten-tei-sushi/
- https://www.geziyorum.net/polpetto/
- https://www.geziyorum.net/flatwhite/
- https://www.geziyorum.net/spuntino-tapas-bar/
- https://www.geziyorum.net/princi-bakery/
- https://www.geziyorum.net/londra-restoranlar/
- https://www.geziyorum.net/itsu-sushi-londra/
- https://www.geziyorum.net/cin-restorani-londra/
Türkiye`den Mekan Önerileri / Turkish Food Related Reviews
- https://www.geziyorum.net/istanbul-restoranlari/
- https://www.geziyorum.net/uludag-kebapcisi/
- https://www.geziyorum.net/manisa-gulcemal-kofte/
- https://www.geziyorum.net/hakan-dondurma/
- https://www.geziyorum.net/building-cafe/
- https://www.geziyorum.net/sadrazam-mahmut-restoran/
- https://www.geziyorum.net/gunaydin-restoran/
- https://www.geziyorum.net/yaren_meyhanesi/
- https://www.geziyorum.net/cercis-murat-pasa-konagi-restoran/
- https://www.geziyorum.net/life-restoran/
- https://www.geziyorum.net/besiktas-roma-dondurmaci/
- https://www.geziyorum.net/van-demek-kahvalti-demek/
- https://www.geziyorum.net/kapidag-alamet-restoran/
- https://www.geziyorum.net/ciya-ve-asitane-restaurant/
- https://www.geziyorum.net/cunda-mezeleri/
- https://www.geziyorum.net/puding-shop/
- https://www.geziyorum.net/edirne-tava-cigeri/
- https://www.geziyorum.net/merkez-pastanesi-urgup/
- https://www.geziyorum.net/piyer-loti-kahvesi-piyer-loti-coffee-house/
Dünyadan Mekan Önerileri / World Wide Food Spots & Posts
- https://www.geziyorum.net/cafe-de-la-paix/
- https://www.geziyorum.net/la-maison-du-chocolat-paris/
- https://www.geziyorum.net/laduree-macaron/
- https://www.geziyorum.net/pariste-midye/
Tags : Cafe de la Paix, Hotel de la paix, Garnier Operası, Paris, Napoleon III, Burton Holmes, Raymond Morgan, “Relais Capucines”, “Restaurant Opera”, “Foyer Bar Opera”, A.M.A.C.P., “Altın Kitap”

Korkut
Şubat 3, 2009 at 8:48 am
Emre, sabah sabah imrendiren ve aciktiran bir kahvalti yazisi olmus. iyi gezmeler, seyahat ya resulallah !
tamer
Nisan 12, 2010 at 11:45 am
sitemi değerlendirirmisiniz nasıl olmuş arkadaşlar
Bahar
Şubat 15, 2012 at 8:32 pm
Bu yaziyi 2000’nin yazinda Paris’ten donunce yazmistim :) 21 yasindaydim!!
Burda tekrar karsima cikmasi ne enteresan. Ismimi google’da arayan bir arkadasim bulmus, sen misin bunu yazan diye sordu :)
Begendinize sevindim,
Sevgiler,
Bahar Akman