Pazar turunda soluğu Beyoğlunda aldık…Burada YK Sanat’a uğradık…
Yapı Kredi Kültür Merkezi Kâzım Taşkent Galerisi, Albert Gabriel (1883-1972): Ressam, Mimar, Arkeolog, Gezgin başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. 15 Eylül – 11 Kasım tarihleri arasında ziyaret edilebilecek sergi, uzun yıllar ülkemizde yaşayan ve yeri doldurulamaz pek çok çalışmaya imza atan mimar-arkeolog Albert Gabriel’i yeniden gündeme getiriyor.
Beni sergide en çok heyecanlandıranlar ;
- Mimar, Arkeolog,Gezgin, Ressam,Fotoğrafçı ve yazar olarak tüm sıfatları birbirinde barındırmasını,
- Mimari çizimlerindeki kara kalem kusursuzluğunu,
- Fotoğraflarını,
- Gezdiği ülke ve şehirlerin 1910-1950’lerdeki hallerinini tasvirini,
- Ülkemizde amasya,Tokat,Siirt ve özellikle Niğde’deki eserlere ilgisi…
İlgili Linkler
http://istanbul.metblogs.com/archives/2006/09/albert_gabriel.phtml
http://hasankeyf.itgo.com/hasankeyf2.html
http://www.inha.fr/article.php3?id_article=1207
Albert Gabriel
Collège de France’da hocalık yapan, aynı zamanda Güzel Sanatlar Akademisi üyesi olan Gabriel, genelde İslam arkeolojisi üzerine olan uzmanlığıyla biliniyor. Çalışma hayatının önemli bir kısmını ülkemize ayıran Gabriel, 1926-1930 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi kürsüsünün başına geçmekle kalmadı, adı daha sonra Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsüolacak İstanbul Fransız Arkeoloji Enstitüsünü kurdu. 1930-40 arasında Anadolu ve İstanbul’daki önemli tarihi yapılar hakkında monografiler hazırladı. 1908-1959 yılları arasında ülkemize kırkın üz
erinde seyahat düzenleyen Gabriel, Türk hükümetinin isteği üzerine 1925’ten 1960’lara dek tarihi yapıların araştırılması, korunması ve restorasyonu üzerine pek çok çalışma yapıp raporlar hazırladı.
Albert Gabriel (1883-1972): Ressam, Mimar, Arkeolog, Gezgin sergisi, Gabriel’in Türkiye ağırlıklı çalışmalarını gözler önüne seriyor. Neler yok ki: Mimari çizimler, Amasya’dan Mardin’e Bursa’dan Diyarbakır’a çektiği 50 adet 30×40 boyutunda fotoğraf; Türkiye, Yunanistan, Ortadoğu ve Avrupa’yı betimleyen suluboyalar, Rodos adası ile ilgili suluboyalar ve büyük boyutlu boyalı desenler; Boğaziçi yalıları, Mardin, Anadolu camileri ve medreseleri betimleyen desenler; Güzel Sanatlar Okulu’na yaptığı eserler, çalışmaları sırasında kullandığı malzemeler, kişisel eşyası… Tüm bu eserler, Gabriel’in Bar-sur-Aube’daki 1973’ten beri kullanılmayan evinde, serginin de küratörü olan Pierre Pinon tarafından keşfedildi.
———
Tags: İstanbul Gezisi, Beyoğlu Gezisi, Albert Gabriel Sergisi
Zülküf GÜNELİ
Mart 15, 2009 at 9:01 pm
“”Albert Gabriel Sergisi” yazısına hiç yorum yapılmamıştır.”” notunu görünce dayanamadım. Sergiyi gezme fırsatım olamadığı, ve zamanında duyamadığım için, gezememe rağmen, bu büyük Gezgin, Mimar, Arkeolog Fransız için birkaç cümle yazmaktan kendimi alıkoyamadım.
Çünkü, Albert Gabriel, yaşadığı dönemde ve özellikle de Türkiye’ deki bir çok kenti, adeta “Mecnun” gibi dolaşarak, Atalarımızın bıraktığı Mimari ve Kültür Mirasımızı, bugünün ulaşım ve iletişim imkanlarının çok altında imkanlarla, mükemmel belgeler olarak bizlere ileterek çok büyük bir misyon yüklenmiştir.
Doğa, Kültür, Sanat, Mimari yapıtlar hayranı bu Büyük İnsan, Türkiye’de hakkettiği şekilde tanıtılmamıştır. Kendisine, magazin sayfalarını boy boy süsleyen bir Paris Hilton kadar bile önem verememişizdir. Başta biz mimarlar olarak, hepimizin günahı çoktur diye düşünüyorum. Eserlerinden anladığımız kadarı ile fotoğraf makinesi ve malzemelerini, çizim malzemelerini, katır sırtında oradan oraya dolaşarak, çoğu kez harap ve içine girmenin bazen yasal, bazen maddi imkansızlıklardan kaynaklanan engellere rağmen, metropol kentlere yakın illerde olduğu kadar, 1500-2000Km. uzaklıktaki Doğu ve Güneydoğu illerimizde de aynı titizlikte çalışarak projeler bile yapmıştır. “Voyage Archeologiques dans la Turquie Oriantale” adlı muhteşem eserinde, Hasankeyf, Mardin, Silvan, Harput, Şanlıurfa ve daha birçok yeri gezerek, 100 yıla yakın bir süre önce buralardaki yapıların tasarım, uygulamaları ve sosyal yaşamı ile ilgili otantik belgelerin, günümüze taşınmasını mümkün kılmıştır. 5.5 Km. uzunluğundaki muhteşem Diyarbakır Surlarının ve yaklaşık 83 burcunun en önemlilerinin relevesini yapmış, bu yetmiyomuş gibi, Evlibeden(3 katlı iç mekanları olan büyük bir savaş yönetim ve lojistik binası konumunda), Yedi Kardeşler, Nur, Harput Kapı(şimdiki Dağ Kpı), Keçi Burcu gibi burçların, içine girerek günlerce iç mekanların rölevesini çıkarmıştır. Kısmen harap olan burçlar için(örneğin Evli Beden Burcu gibi) öneri restitüsyon projeleri hazırlamıştır. 1972 Yılında 89 yaşında vefat eden bu Büyük İnsan için, çok geç te olsa, anısını sıcak tutacak, yeni nesillere, yaşamını örnek gösterecek, her yıl ölüm yıldönümünde, mütevazi, ama çok anlamlı, anma törenleri düzenlemek, kişiliği ve mesleki yaşamı gibi konularda araştırmalar yapmak, ilgili kurumlara yaptırmak, bu şahsiyete karşı bizlerin en acizane bir vefa borcu olur kanısındayım. Bu yazımı zahmet edip okuyanlara şimdiden teşekkür ederim.
Prof. Dr. Zülküf GÜNELİ 15.03.2009 Diyarbakır.
Zülküf GÜNELİ
Mart 17, 2009 at 11:02 pm
Albert Gabriel ile ilgili sergi için yazdığım yorum yazımı yayınladığınız için teşekkür ederim.