Paris Eco Trail aslında 2011 yılında kayıt olduğum fakat tam İngiltereye göç edecek zamana geldiğinden katılmayı bir sene ertelediğim bir yarış idi. Pariste bir trail yani patika koşusu düzenleme fikrini ortaya çıkaran bu komite bu sene beşincisini düzenlediği Eco Trail organizasyonunda gene ufak tefek eksikler olmasına rağmen benden UTMB’den sonra katıldığım ve gördüğüm en iyi organizasyon ödülünü aldı diyebilirim.
I registered to Paris Eco Trail in 2011 but due to relocation to the UK, i postponed it to 2012. This race committe started forming a trail race around the skirts of Paris and they are doing a magficent job since five years. This is one of the best organisations that i have ever seen after the UTMB
23 Mart Cuma – Yarıştan 1 Gün Önce – 23rd of March – Race Day (-1)
Yolculuğumuz 23 Mart Cuma sabahı Londra St. Pancrass tren istasyonundan kalkan 07:00 EuroStar treni ile başladı. Sabah bu trene gitmek için evden 5:15’te yola çıktık. Tren yolculuğu tam zamanında ve 2 saat 20 dakika sürdü.
We have started our journey on 23rd of March from London St. Pancras train station with the 07:00 Eurostar train. It took around 2:20 to get to Paris.
Pasaport ve kontrollerden geçtikten sonra Paris’teki tren garından aldığımız tren bileti ile Mavi hat üzerinden 3 durak sonra St. Michel istasyonunda indik ve küçük ama merkezi otel ‘ e giriş yaptık. Yarışın ana merkez üssü Paris Eyfel kulesinin hemen karşısında bulunan alanda nehir kıyısında.
After the passport and control checks, we had our Metro card and headed to St. Michel where our Hotel is. The Race HQ is very close to Paris Eiffel Tower just infront of it.
Buraya ise B hattı turuncu RER hattı üzerinden St. Michel istasyonu üzerinden 5 durak sonra Ponta alma istasyonunda inip yürüyerek 5 dakikada ulaştım. Zaten yol üzerinde gereken bayrakları görebiliyorsunuz.
Kayıt alanına giderken malzemelerim kontrol edilebileceğinden tüm zorunlu malzemelerimi eksiksiz almıştım. Ancak yarış öncesinde bunlar kontrol edilmedi. Yarış sırasında ise bazı istasyonlarda rastgele seçilen yarışmacıların kontrole tabi tutulduğunu gördüm ancak ben bu kontrolleri yaşamadım. Hoş yaşasam bile bir malzeme hastası olarak eksik olmaması için üç dört defa kontrol ettiğimi belirtmek isterim :-)
I took all my kit with me for the controls but they did not checked it. The officials said that theere will be routine controls during the race. I saw some of the racers are picked to show their equipments during the race especially close to the Observatory CP.
Kontrol noktasında isminizi panodan buluyorsunuz. Dosya numaranızın olduğu masaya gidiyorsunuz. Masada size risk formunu imzalatıyorlar. Daha önceden zaten doktor onaylı Medikal raporunu özellikle 30, 50 ve 80km için göndermek zorundasınız. Sonra kırmızı renkli bilekliğiniz (80km), içinde RFID yani radyo frekanslı çip olan göğüs numaranız, broşürler, acil durum numaraları olan bir zarf, bir küçük oturma matı (start alanında beklerken çimenlerde oturmak için), tüm Fransa yarışlarında verilen küçük bez torba (velcro bantlı ve bunun içine jellerinizi ve boşlarını koyabiliyorsunuz) ve bir adet enerji içeceği veriliyor.
You first find your name infront of the registration tent. Then you follow your file number and get your registration finalized inside the tent. You get a small envelope with race bib with RFID, arm bracelet, powder of energy drink, eco rubbish bag and a small mat that you can use to sit before the race in the start point.
Kayıt ücreti ise yarış için 70 euro, yarış sonrası yemek için 10 euro, yarış alanına ulaşmak için 10 euro olmak üzere toplam 90 euro ödüyorsunuz. Yarış sonunda ise Mizuno sponsorluğunda güzel bir bitiriş T-Shirtü alıyorsunuz. Kontrol noktaları, başlangıç noktasındaki tüm içecek, yiyecekler ise tabiiki ücretsiz ve sınırsız.
Benim gibi yarış sırasında beslenmesine son derece özen göstermeye çalışan biri için tabi bu konuda bir efsane olan UTMB yoldaşım Caner kadar olamasam da kontrol noktalarında bu yarış parasının masrafının bir kısmını yemeklerde verdiğim zarar ile çıkardığımı söyleyebilirim :-)
Yarışın kaydı sırasında www.talkultra.com dan Ian Corless ve Niandi ile karşılaşıyorum. Onlarda çok deneyimli ultracılar. Kısa bir sohbet sonrasında yarış günü buluşmak üzere sözleşiyoruz. Aynı anda London Ultra’da tanıştığım Alman arkadaşım Steffen Fenning’i arıyorum ama onunla da çakışıyoruz ve yarış sırası ya da sonrasında buluşalım diyoruz. Yarış alanında UTMB yarış direktörü Catherine Poletti ile selamlaşıyorum. Kayıt 5 dakika sürüyor. Fuar alanı ise yarış broşürleri dışında benim için marka anlamında çok parlak değil.
During the registration, I have met with Ian Corless from TalkUltra and Niandi whom are both doing the 80km. They are really experienced and will run Iznik Ultra soon. Steffen Fening is my second friend that I want to see but we did not had the chance to meet before or during the race but after. I also saw Catherine Poletti, UTMB race director. The race area is equipped with many sports firms and trail companies and brochure. I took a lot of brochures.Mizuno, Black Diamond, Nathan are the prominent brands that I saw during the fair.
Yeni sezon Mizuno, Nathan, Black Diamond, Compressport, BV gibi ürünler ve bilmediğim enteresan jel markaları var. Sadece güzel olan sevdiğim Fransız dergilerinin eski sayılarını 1 Euroya alıyorum , trende dönerken okumak için …Çok zaman kaybetmeden şehri de biraz gezmek ve hem kafaca dinlenmek hem de sırt çantamı otele bırakmak üzere geri gidiyorum.
I return back to my Hotel to rest and enjoy the city. We saw a lot of great places like Mare, Luxemburg Gardens, Champ Elysee… My friends Sertan and Serkan Girgin are in this event as well. We are all running the 80km course. They have finished UTMB last year and finished Lavaredo trail relay as well. After the long tour of Paris, i visited Planet Jogging and got a lot of gels and endurance fuel.
Gün boyun yorucu şekilde ordan oraya geziyoruz. Mare eski Yahudi yerleşim bölgesindeki kafelerden Lüksemburg bahçelerine, nehir kıyısından Champ Elysee’ye kadar bayağı koşturuyoruz. Hatta Türkiye’den bir arkadaşı bile yolda görüyoruz. Sertan ve Serkan Girgin kardeşler de bu yarışta. 2 defa UTMB CCC ve TDS sırasında 2010 ve 2011’de koşma şansı elde ettiğim Girgin kardeşler ile bu sefer gene aynı anda star alacağız. Geçen sene UTMB’yi zor şartlarda bitirdiler, Italyadaki Laverado Relay yarışını ise çok güzel şekilde tamamladılar. Ben bu sırada Fransa’nın en ünlü spor ve koşu mağazası Planet Jogging’e uğrayıp Fransız usulü jel stoğumu yapıyorum. Overstims ürünlerinden bana yaz boyu yetecek kadar yanımda var artık :0
Paris yarışının özelliği Cumartesi gündüz 12:00’de başlaması ve 13 saat maksimum zaman dilimi içinde Eyfel kulesinin 360 basamakla çıkılan 1. Katında bitmesi… Yarış sırasında %95 patikalardan koşuyorsunuz. Patikaları bağlantı yolları, merdivenler, şehir ve köy geçişleri, orman yolları, köprüler, golf sahalarının kenarları, otoyol köprüleri de izleyebiliyor.
Race starts 12:00 noon time and you have to finish it under 13 hours. It includes reaching the first floor of Eiffel tower at night to become a finisher. During this 80km journey, you run almost 90% on trail. Stairs, passages, asphalt roads are other terrains.
Yollar tamamen işaretli ve 50 metre aralıklar ile işaretler, yerlede turuncu fosforlu sprey doğaya zarar vermeyen boyalar ile işaretlemeler var. Yarıştaki yükseklik değişimi yaklaşık 1500-1800 metre civarı buna Eyfel kulesi de dahil. Eğim derecesi çok yüksek yokuş iniş ve çıkışları olan zevk derecesi inanılmaz yüksek bir parkur.
Course is very well marked and almost impossible to miss the trails. There are reflective bandages on the trees and roads almost within every 50 meters. The course with its 1800+ ascent and 2.000 racers, is an incredible athmosphere that every long distance runner should taste.
Gece malzeme kontrolümü yapıyorum. 80km’lik yarışta alınması gereken zorunlu malzemeler * ve benim aldığım ekstra malzemeler size İznik Ultra benzeri yarışları içinde ipucu verebilir.
I control and organize my race race pack and obligatory materials during the night before the race. This list could help you for your 60km to 60 mile equipment check.
Malzemeler
- Raidlight Olmo 5 litrelik Sırt Çantası ve 750ml kapasiteli iki matara. (1.5 L) * Pack
- Petzl Ultra Accu 4 350 Lumen Kafa Lambası – Headlamp*
- Buff*
- Salomon Şapka –Hat
- Icebreaker Kısa Kol T-Shirt –Short Sleeve
- Kalenji Uzun kollu İnce ara katman
- Salomon Minim Packlite Yağmurluk. *
- Enerji Jelleri- Elektrolit Hapları-Hammer Endurolyte *
- Uzun Skins Compression Tayt –Tight
- Salomon Sort –Shorts
- Garmin 401 GPS Saat
- MP3 Çalar
- Diz için bandaj * Bandage
- Acil Durum Battaniyesi* Emergency Blanket
- Düdük* – Whistle
- Küçük ilaç kutusu ve önemli ilaçlar. (Her birinden 1 adet, 100 mil yarışlarında 2 şer adet)
- Cataflam (ağrı kesici)
- Buskopan (ishal için)
- Nurofen (ödem alıcı- ağrı kesici)
- Parol (ateş düşürücü)
- Asprin (hafif ağrı kesici)
- Terranova Hafif Eldiven (19 Gram)
- Terranova Hafif Bere (20 gram)
- Salomon XR Mission Ayakkabı*
- Biri giyilen iki adet spor çorap. (ıslanmaya karşılık) Socks
- Reflektif kol bandı (gece yarışı olduğu için)*
- Sinano katlanır batonlar.
- Fotoğraf makinesi 150 Gram – Camera
- Küçük Nokia 70 Gramlık Telefon*
Bu malzemelerden özellikle çok sorguladığım sonra ise almakta pişman olduklarım:
- Goretex zorunlu olmamasına rağmen 280 gramlık ceketim yerine hava 24 derece olduğundan İngiltereden 65 gramlık rüzgarlığımı koyup 200 gram kazanabilirdim.
- Yağmur yağmayacak olsa bile soğuk olabileceğini tahmin edip aldığım 20 gramlık eldivenler.
- Kullanmadığım ama içimin almazsam rahat etmeyeceği 7 tane fazla jel. (200 Gram)
Yani 500 gram tasarruf edebilirmişim bu bana kaç dakika kazandırır veya yorgunluğumu ne kadar azaltırdı düşünmem lazım…
I might be saving 500 grams if i would not be taking any 280 gr Goretex jacket and 20 gram gloves because of the 24 degrees weather. Also i did not used 7 Gels which are around 220 grams.
Bunlar dışında yanıma aldığım ağır fakat kesinlikle değer dediklerim:
- Bazılarına komik gelebilecek olan beyaz uzun Skins kompresyon taytım. Hava sıcak olmasına rağmen doğru beslenme, doğru antreman dışında en önemli kramp engelleyici malzemem bu idi kesinlikle pişman değilim. Balet gibi görünüyor olabilirim.
- Petzl Ultra Accu 4: Tam 450 Gramlık bir fener. Ama gece karanlığında 60.kmden sonra olağanüstü işe yaradı. 350 Lümen ile araba farı şeklinde patikalarda çok daha fazla risk almam yaradı.
- Toplam 220 gram ağırlığındaki Japon katlanır Sinano Aluminyum yürüyüş batonlarım. Kesinlikle son dakika Sertan ve Serkan’ın telkinlerine uyup bırakmadım. Yokuşlarda çok hızlı çıkmama ve inişlerde dizlerimi korumama yardımcı oldu. İlk 10km’de düzlükte kullanmadım. Son 10km ise katlayıp çantama astım.
Umarım bu yazdıklarım sizlere önünüzdeki orta uzun mesafe yarışlar için biraz fikir verecektir.
24 Mart Cumartesi – Yarış Günü – Race Day
Sabah erken kalktım ve kahvaltımı düzgün ettim. Sedef ile metroya yürüdüm, o tarihi ve turistik özelliklerini ben ise Paris’in patikaları keşfetmek için ayrıldık. Sertan ve Serkan ile metroplatformunda buluştuk. Hasret giderdik. Daha sonra ilk gelen trene bindik.
I got up early in the morning and had a decent breakfast. I walked to the RER with my wife Sedef and i headed to the race she, to discover Paris and its history J We met with Serkan and Sertan and went to the bus transfer aread with RER which was really easy.
Ancak Serkan’ın farketmesi ile sondan bir önceki durakta Tren’in yılan dili şeklinde ikiye ayrıldığını ve bizim yanlış trende olduğumuzu farketmemiz geçtiğimiz duraklarda bine yakın koşucu olup kimsenin bizim trene binmemesi ile orantılı olmasıydı :-)
Transportation busses was crowded but the disctance was short.
Hatadan çabuk döndük. Tren değiştirdik. Ve bir durak sonra bizi otobüsler ile start alanına götürecekleri istasyona geldik. Otobüsler inanılmaz kalabalık.
Toplam 5.000’den fazla insan Cumartesi günlerini 18km, 30km, 50km ve 80 km koşmak için ayırmış. İnanılmaz bir kalabalık var.
Almost 5.000 runners have gathered in different locations to run the 18, 30, 50 and 80 Km courses in this beatiful sunny day in Paris.
Start alanında baharatlı tahıllı ekmek, çay , kahve ve su bulunuyor.
We have reached to the start area. This is a huge green area where there is a circus as well. There are a lot of runners whom are resting and chatting. Few places are in shade and those are occupied but still we have some places to rest. There are portable toilets. There is another tent which is equipmetted with tea, coffee and some breads.
İnsanlar gölge altı ağaçlarda start zamanını beklemekte. Az sayıda portatif tuvalet ve sırası olmasına rağmen erkek yarışmacılar işlerini gene açıklık alanda giderebiliyor. Sanırım kadın 80km koşucu oranı %8-%10 arası olmalı.
Sertan ve Serkan hazırlıklarını tamamlıyor ve içi eşya dolu çantalarını veriyorlar.
Sertan ve Serkan hazırlıklarını tamamlıyor ve içi eşya dolu çantalarını veriyorlar. Sertan and Serkan finishes their preperation and give their gear to the transportation team to get them near the finish area.
Bu çantalarını daha sonra start alanında geri alacaklar. Ben genelde hava güzel ise yarış kıyafetim ile çıktığımdan çanta vermiyorum.
Start alanı düz çimenlik bir alan. Burası ayrıca bir Sirk’in sürekli konaklama alanı. Bu alanda bu çadırlarda mevcut.
Dev ekran kurulmuş anonslar ve müzik çalıyor ve geçen senenin yarışmalarından enstantaneler gösteriyorlar. Ian Corless ve Niandi ile sohbet ediyoruz. Kameralara Türkçe selam söylememizi istiyorlar. Sanırım seneye DVD’de yer alabilirim :-)
There is a big screen which shows the previous races and also some music to motivate runners. I again catch Ian and Nandi to give some details about Iznik and the upcoming 60km Race in Turkey. I also speak to the cameras and give some short interview.
Ben hayatımda toplamda resmi statüde dört 42.2km Maraton, bir resmi 21km, iki kere 15km, bir kere duatlon koştum. Ultraya geçmeden önce sanırım 5-6 adet Macera Koşusu ve sayısız 30km altı arazi patika koşusunda bulundum.
I ran 4 marathons, several bike, adventure races and six ultra marathons including UTMB TDS and CCC. But every time i get excited about the start of these events.
Son iki-üç senede ise 54, 55, 58, 72, 80 ve 120 km olmak üzere 6 tane ultra maraton koştum. Hala start anı elde ettiğim bu deneyime rağmen benim içimi kıpır kıpır eden, çok heyecanlandıran bir an.
This motivation during the start is very critical and important. Excitement is good and also being calm after the start and obeying your plans in an ultra is essential as well. In this blog you will find detailed gear reviews, race reports and tips about travelling and ultra marathons where my aim is to share as much as possible in this short life with other people.
Ulaşmak istediğiniz hedef zorlu, uzun, bazen korkutucu hatta bazen başta ümitsiz bile olabilir. Ama start anında yakalayacağınız bu motivasyon çok önemli. Onun içindir ki katılacağınız yarışları gerçekten iyi araştırın ve girmeyi deneyin. Organizasyon kalitesi yüksek, acele yapılmış yarışlardan çok dikkatli ve özenle planlanmış yarışlar hen anı ile size çok büyük keyif verecektir.
Benim her zaman bir hayal listem vardır. Bu listelerimi arada arkadaşlarım ile paylaşırım. Onları da bazılarına ortak etmeye çalışırım. Çevremde bu sporu yapan çok fazla arkadaşım olmamasına rağmen son 3 senede arazi, patika ve ultra maraton koşularına olan ilgi ve burada bulunan, bulunmaya çalışan herkese bu blog aracılığı ile bu yarış raporları ile heyecan aktarabiliyorsam ve onlarıda bu müthiş keyifli ve insanı çok geliştiren dünyaya sokabiliyorsam ne mutlu bana…
Start alanında Girgin kardeşler ile beklerken yakın zamanda Toulousse’da olan cinayetler nedeniyle 1 dakikalık saygı duruşu gerçekleştiriliyor. Avrupa’da çok enteresan ve saygı duyulacak bir önemde bu saygı duruşu.
Just before the start we had one minute of silence for the people that have lost their lives in Toulousse short time ago. Only wind and leaves give a bit of sound, else; is pure silence of 1.800 people and respect. Mythical moment…
1.800 kişiden bir çıt sesi ya da bir telefon sesi bile duymuyorsunuz. Sadece rüzgarın çimenler ve bayraklar ile dans etmesinin verdiği bir fısıltı… Büyüleyici bir an.
1.800 kişi bu sessizlik sonrası kıpırdanmaya ve hemen akabinde verilecek geri sayımdan sonra koşmaya başlıyor. Bu sefer start alanında önlerdeyiz.
This time we are infront of the pack. This is crucial in these events where the race is crowded. Before tiny but steep hills being in the front is good. After the start i am a little bit faster than i think. I start controlling my self and follow the faster Girgin Brothers.
Sanırım start verildikten sonra takın altından geçmem 4-5 saniye sürüyor. Amacım ilk 10km’lik parkurda çok abanmadan enerjimi koruyarak tempolu gitmek ve patika ve yokuşlarda zaman kaybedene kadar kalabalığın çok arkasında kalmamak.
Daha önce patikalarda düzenlenmiş koşulara katılmanın en önemli deneyimi bu. Eğer yarış 500 kişi üzerinde ise ve parkur dar ise kesinlikle önde başlamanızı öneririm. Koşu temponuz çok abartı olmasada siz insanları geçmek için enerji konsantrasyon ve riskli hareketler yapacağına bu başkalarının almasını sağlayabilirsiniz.
Girgin kardeşlerden sanırım ilk 25 dakika uzaklaşmıyorum. Daha sonra bir virajda artık onların temposuna yetişemeyeceğimi anlıyorum. Yarışta start öncesinde her zaman son yarım saat 400ml su içmeye çalışıyorum. Sürekli içmek, yemek ve çiş yapmak önemli. Eğer çişiniz koyu sarı ise bol su içip bir sonraki çişte rengini açmaya bakın açamıyorsanız çok tuz ve magnezyum kaybettiniz demektir.
After 5-6km i can not stand with Serkan and Serkan`s pace. I am just drinking water and listening to music and enjoying the trails. The weather is so hot. This is critical in terms of hydration.
Elektrolit, tuzlu çorba , kraker, jel zamanı gelmiş geçmiştir. Start’tan 15 dakika önce ise bir jel alıyorum. Bu yarış 24 derecede ve biz zaten 11’den beri güneşin altındayız. Su sorun olacak gibi. Bu yüzden sık sık ve kısa kısa su içmek önemli. Hem elektrolit hem uzun yol içeceği olarak yarım paketten 750ml su ile Hammer Perpetium Endurolyte toz karışımı içiyorum. Müthiş bir ürün. Bunun dışında Nuun, Zero, SaltStick, Isostar, ClifBlocks bu işler için biçilmiş kaftan.
I try to eat electrolytes, gels and drink Hammer Perpetium. I always take one gel 15 minutes efore and in every 40 minutes.
İlk kontrol noktası 22.km’de Buraya gelmem 2 saat 13 dakika mı alıyor. İlk 10km düz son 12kmsi ise hep iniş çıkış idi. Mataralarıma su dolduruyorum. Bir bardak kola, iki kraker, iki portala ve küçük bir tutam kuru üzüm alıp hemen kapıdan çıkıyorum. Kontrol noktalarının ilk ikisinde zaman kaybı minimum olacak şekilde planladım çünkü bu noktaları gündüz geçeceğim.
The first CP is on 22nd Km. It took me 2:13 to get here. I onlyy grabbed 2 slices of orange, couple of crackers and fill up my bottles. Also i got a small sip of Cola. I do not want to loose any time in this CP which is puure day light.
22.km’den sonra gene iniş ve çıkışlı güzel rota, kimse ile konuşmuyorum, enerjimi kontrol ediyorum. Maalesef sıcaklık artıyor ve özellikle 37.km ile 45.km arasında su stoğum bitiyor. Etrafta su yok. Ne alacak ne dolduracak yer var. Çiş yapıyorum ve turuncu ! Bu acilen su içmeme gerelk var demek. Jel ve elektrolitleri atıyor ve yaklaşık 250ml su ile 5km idare ediyorum.
Unfortunately between 22-45th kms, there is no water. And the hills are dominant on the course. I use my poles to keep on the hills which I am better in. I pee and the color is bright orange which means I am dehydrated and I need water but I am only left with 250ml around 42nd km.
Bu çok yokuşlu, çok sıcak ve daha yarısına gelmediğim bir yarış için iyiye sinyal değil. Daha sonra öğrendiğime görede Girgin kardeşlerde bu yokuşlarda ve 22-45 arasında en zor kısmı yaşamışlar.
After the race I learned that most of the runners including Girgin brothers has difficulty in this part of the race.
45.km noktasına 100 metre kala bir çeşme var. Serap gibi. Millet kendini kaybediyor. Başımı yıkıyorum, zaman kaybetmemek için mataramın birini çıkarıyorum ve kapagını açıp uzun bir bardak gibi doldurup kontrol noktasına kadar elimde onunla devam ediyorum. Bu arada Ian Corless’i görüyorum. Rüzgarlıkla ve çantası yok ? Yarışı bıraktığını öğreniyorum.
As i reach the 44th km just 100 meters before the CP, there is a fountain. It is like a dream. I drink water but a little. I put my head under the cold water to cool down. There i see Ian Corless. He dropped the race due he did not felt good after 32km. He ran this race 4 times and he will finish next yar 100%. So he is waiting Niandi.
İşler 30.kmden sonra onun için zorlaşıyor. Daha önce 4 defa bitirdiği bu yarışı ise pas geçip daha çok yarışa ve İznik’e misafir olacağından kendini riske etmiyor. Haberim yarışın sonunda olucak ama gene hastalık ve baş ağrısı yüzünden Sertan’da yarışı bu noktada bırakmış. O zaten Paris’te burada gene her zaman Eco’yu koşabilir…
Sertan also drops in this CP due to his illness and headache. He lives in Paris so he always has chance to finish it any time.
45.km’de sadece su var. Hemen su dolduruyorum. Uzun kollumu içime giyiyorum çünkü az da olsa rüzgarlı alanlardan geçiyoruz ve su içindeyim. Bunları yazmamın sebebi bunlar çok ufak noktalar ama uzun yarışlarda o kadar kritik ki. Tek hatanız size 30 dakika içinde soğuk algınlığı, bitkinlik, ateş ile geri dönebilir. Hemen önleminizi almayı hatırlamanız lazım. Sanırım 5 saat civarı giriyorum bu noktaya.
I put my long sleeve top in the 45th km CP due to winds and weather which is getting a bit colder.I don`t want to get ill. During ultras you have to manage your health by controlling and remembering very small but important tips.
Bir sonraki kontrol noktası ise 55.km’de ve burada çorba ve diğer yiyecekler var. Bu noktaya batonlarımı kullanarak geliyorum. Hava kararmak üzere artık. Çorbamı içiyorum iki tas ve Caner’in kulaklarını çınlatıyorum. Salam, kraker, Kola… Şapkamı çantaya koyuyorum. Buff’ımı çantadan çıkarıyorum. Beremi takıyor üstüne kafa lambamı geçiriyorum.
Next stop is 55th KM; CP 3. In this CP we will have soup and more food. I use walking poles, give short walking breaks on the hills to reach here. I also eat when i arrive. I put my hat to the bag but wear the beanie and buff. I also put my headlamp on my head to be fully ready for the night.
Çantadan biten jellerimi çöpe atıp yenilerini kullanımı kolay alanlara koyuyorum. Artık 67.km’ye doğru ilerliyorum. Daha sonraki nokta ise 75.km’de. Aralarda kısa yürüyüş molaları veriyorum. Saatimdeki ortalama hız benim için kritik. Biliyorum ki 7.8-7.9km/saat bandında kalmam lazım. Aslında ben bu ortalamayı çok geç düşüreceğimi düşünürken 22-45 arasındaki yavaşlama planlarımı alt üst ediyor. İmdadıma MP3 çalarım ve motive şarkılarım geliyor.
I use the Eco small waste packs to dispose my gel packages. İ am now on my way to 67th Km CP 4. I have to stay on 7.9 km/h pace in order to finsh under 10:30. I listen some UTMB tracks and Marco Olmo documentary sound tracks (my hero). Dreams about UTMB, problems, fears and life… I listen my soul and talk to my self and think about everything… This is the beauty of being a long distance runner.
UTMB yarışı müzikleri, Marco Olmo belgeseli kayıtları dinliyorum. Gözlerimin dolduğu hayaller, düşünceler, dertler herşeyi yaşıyorum. Yokuşları bazen sinirlenip çıkıyorum, bazen 1-2 dakika bile olsa nefeslenme pahasına yavaşlayıp etrafı koklamayı ve gözlemlemeyi de seviyorum…
Otuz kırk dakikalık periyodlar halinde aldığım Jeller ve doğru beslenme sonrası kesinlikle kramp yok. Aklıma 2004 yılında Ahmet ile katıldığımız ilk Zıkkım yarışları geliyor. Daha 25.kmde bisikletten inip kramp geçirdiğim ayaklarım Ali Rıza masaj yaparak açardı. Şimdi ise 80km’lik yarışta yıkım yaşamayan bir vücud kazanıyorum. Hepsi deneyim…
Due to the gels and good feeding my body, no cramps or problems. I had several problems when i started these outdoor activities in 2004. Now during a 80km race i feel like i am really an ultra runner.
Fenerimin ışığı ile 67 kapısını gene 5 dakikalık bir duraksama ile geçiriyorum. Son kapıda ise biraz daha beslenip batonlarımı çantama geri koyup tempo yapmaya başlıyorum. Yarışın buradan sonrası bence çok enteresan çünkü son 8-9km sürekli Eyfeli kovalamak ile geçiyor. Bir köşeden bu dev yapıyı görüyorsunuz sonra Sen nehrinin kenarından giderken bir anda kayboluyor.
I only stop for five minutes on 67th km. I now located my walking poles to my pack as i will no longer see huge hills to use them to climb. For the last 7-8kms, i start chasing the Eiffel tower which is the best part of this race. You see it on the corner, then you turn the other side of the river and it goes away. This is the best part of the race even you are not on trails but on the road side.
Tekrar karşınıza çıktığında yarış için hazırlanmış ışıklandırması ile göz kamaştırıyor. Evet Eyfel bekle geliyorum diyorsunuz. Son 3km’de artık Eyfele dokunacak mesafedesiniz ama köprülerden yarış organizasyonu sizi kandırıyor ve nehrin karşısına alıyor. Heyecan doruk yaptıkça daha hızlı koşuyorsunuz.
On the last 2 -3 kms, you are almost close to touch the tower but can`t…
Eyfelin altına geldiğinizde son kapıda fotoğraf makinemi arkaya koyup yerine Türk bayragimı koyduğumdan başımın üstünde Türk bayrağını açıyorum. Turqie sesleri altında Eyfelin altında nehrin kenarındaki beton basamakları çıkarken o beni görmesede ben sedefi görüyorum. Kısa bir öpücük ve heyecan ile daha bitmemiş yarışı bitirme isteği…
Hedef 360 basamak daha… Bu sırada Sertan saolsun benim harika bir videomu çekiyor.
On the last CP, i has put my camera on my pack but took my Turkish Flag on my hand. I now waive it to the public and there i see my wife Sedef close to the feet of Eiffel tower and waive my flag proud to reach the tower. I have only 360 steps to climb to Eiffel Tower. Sertan catches a great video of me with my flag.
Bayrağımı Eyfele hiç bir politik bayrak ve flama sokulmadığından girişte alıyorlar maalesef. Bilsem çantada tutardım.
Yukarı basamakları çıkıyorum.
Bitmek bilmiyor ama sonunda 10 saat 26 dakika ve 21 saniye sonra yarışı bitiriyorum.
I climb the stairs without my flag as the officals did not allowed me to take a flag upstairs. After the steps i finished the 80km race under 10:30; 10:26:21.
Bu yarış bana 2 UTMB puanı ve aynı zamanda epıc yarışlardan biri olan Western states 100mil yarışı için kura şansı sağlıyor.
This is 2 points for the UTMB for further years and also draw entry chance for Western States 100.
Asansör sırası gelmediğinden ve üşümeye başladığımdan hemen merdiven ile 360 basamak inip bayrağımı alıyorum. Sedef ile buluşuyoruz. Daha sonra çadır alanına gidip ben yemek yiyorum. Sedef, Sertan ve Serkan ile buluşuyoruz. Serkan da 10 saat civarında bitiriyor. Kendini çok zorlamıyor ancak yarışın onun içinde zor geçtiğini belirtiyor.
I waited long time for the elevator but it is crowded. So i walked down, met with Sedef, Sertan and Serkan and headed to the open buffet to eat. The buffet is good, the food is plenty due we are the last portion of the runners food was bit cold but a lot of choices which was great.
Ertesi gün kahve için sözleşiyoruz. Akşam otel odasında bağıra çağıra 2 kova buz ile küvette 5 dakika oturmaya tahammül ediyorum ve bu sayede ertesi gün 5 km daha şehri yürüyerek gezebilir durumdayım.
After saying goodbye to Girgin brothers, we arrived to the hotel, got 2 buckets of ice, sat in the tub with cold water around 5 minutes (shaking) before a warm shower. Next morning i felt great.
Herkesin katılmasını önereceğim güzel organizasyonda benim için en önemli eksiklik daha fazla su noktası olması. Fransızlar genelde yabancılara karşı çok yardımsever ve sıcak insanlar olduklarını gerçekten çok söyleyemem. Ancak organizasyonda kusur bulmak çok zor. Eğer ultra koşacaksanız iyi hazırlanın ve 80km’yi koşun derim. Eyfele çıkmak sadece 80km koşanlar için mümkün. Finiş alanının Eyfel birinci katında olması inanılmaz. Arkadaşlarınıza “ Parisin 80km dışından koşmaya başladım, sonra geldim, Eyfelin birinci katına koşarak çıktım” demek sanırım hayatınıza ölmeden öne katacağınız en ilginç ve şaşırtıcı cümlelerden biri.
I strongly recommend Paris Eco Trail to all ultra runners. Normally, during our trip all waiters and restaurant personnel was not smiling at all. Despite this, the organisation volunteers and personnel is great. The organisation is almost perfect where i strongly recommend to put additional water stops between 22-45th kms which is hily, hot and tough. Most of the people have dropped between this period. The course is very well marked and the finisher T-Shrt is the best that i got after my Nortth Face vest in the UTMB.
Ben tekrar koşarmıyım Eco Trail’i ? Sanırım koşmam. Dünyada bir çok yarış var ve herkesin hayal ettikleri var. Eğer Paris’te yaşasam kesin koşardım. Ama yurtdışında yaşayınca mümkün mertebe farklı yarışları koşmak önemli. Hem deneyim, hem ortam, manzara ve görmediğiniz yerler…
Reaching and getting access to the Eiffel tower is exceptional for 80km runners. So if you want to do it, do the 80k. It will be a great feeling that you will tell your grand childs “I ran to the first floor of the tower”
Sanırım 2 hafta kadar dinlenip biraz daha Kardio ağırlıklı gene uzun koşular içerden antremanlarıma kaldığım yerden devam edeceğim… Şimdi tek düşüncem ise bu iki haftayı çok yemek yierek ve dinlenerek geçirmek …
Hepinize okuduğunuz için teşekkürler. Yorum bırakmanız bundan sonraki yarış raporlarında görmek ve öğrenmek istediklerinizi belirtmenizi daha faydalı olacaktır. Yarışlarınızda ve hayat emellerinizde başarılar…
Thank you for reading the race report. I hope you enjoyed it. Please read the below mentioned race reports of my ultras and also leave comments for me to improve my post.
Diğer Yarış Raporları – Other Race Reports
https://www.geziyorum.net/utmb-tds-rapor/
https://www.geziyorum.net/utmb-video-documentary/
https://www.geziyorum.net/utmb-ccc-2010/
https://www.geziyorum.net/dorset-coastal-ultramarathon/
https://www.geziyorum.net/london-ultra-marathon/
https://www.geziyorum.net/northampton-ultra/
https://www.geziyorum.net/dask-adam-2010/
https://www.geziyorum.net/edinburgh-maratonu/
Senem Tamer
Nisan 1, 2012 at 8:03 am
Emrecim merhaba,
Yazini soluksuz okudum,sanki yaristaymis ve yarisan biriymis gibi hissettim kendimi,basarinin ve azminin yaninda ogretici ve yol gosterici olman da buyuk bir basari,bunu herkes yapamaz,seni yurekten tebrik ederim,gurur duydum.
Sevgiler,
Senem
Aykut Çelikbaş
Nisan 2, 2012 at 7:59 am
Eline ayagına sağlık Emre. Yarışı koşmak zor, senin gibi bir ton fotoğraf ve video çekerek çekmek daha zor. Ama sen artık bu işin uzmanı oldun.
Mehmet ÇAKMAK
Nisan 9, 2012 at 12:41 pm
Tek kelimeyle HARİKA!……..8 Maraton bitirdim…..Ama hiç ULTRA m yok….Seninle ULTRA koşar gibi oldum…..İnşallah bir gün koşarım…..Seni daha sıkı takip edeceğim…..Görsellerin Şahane…Siten HARİKA!!!!! Seni izlemeye devam EMRE! Tebrikler.
emre
Nisan 9, 2012 at 10:54 pm
Mehmet nasil ilham veren bir yorum… Cok Saol… Bunlari okudukca paylasmak ve yazmak daha keyifli…
emre
Nisan 9, 2012 at 10:55 pm
Senemcim gec cevap verdim ama cok tesekkurler okudugun ve yorumun icin…