Honfleur Fransa’nın Normandiya kıyılarındanki bence gezdiğimiz en görkemli kentlerden biri. Tarihi buram buram size koklatacak olan bu kasabada yarım günden fazla bir zaman geçirdik ve doyamadık diyebilirim.
Bir liman kenti olan şehir İngilizlerin saldırılarından korunmak üzere yüzyıl savaşları başından beri çok stratejik olarak konumlanmış olan bir şehir. 1357’de İngilizler tarafından ele geçirilmiş ve çeşitli dönemlerde İngiliz etkileri ve yönetimleri altında kalmıştır.
Yüzyıl savaşlarından sonra, denizcilik alanındaki gelişmelerden nasibini alan şehir tam bir liman şehri olmuşturç Ticaret ve taşımacılık konusunda ana Fransa’dan denizlere açılan önemli limanlardan bir olan şehri gezdikçe denizciliğin ne kadar önemli olduğunu anlayacak ve hissedeceksiniz.
Binot Paulmierde Gonneville Brezilyayı, Honfleurais Jean Denis departed Newfoundland adasını ve 1608 yılında Samuel de Champlain, Quebec’ı bu limandan çıktıkları ekspedisyonlar ile keşfetmişlerdir.
Bunlar özellikle Kanada batı Amerika ve Afrika sahilleri ile ticareti geliştirmiş, bugün bu noktalarda Fransızcanın ana dil gibi konuşulmasındaki en büyük sebepler haline gelmiştir. Maalesef köle ticaretinin de bu sebeple beşik noktası haline geldiğini de atlamamak gerekmektedir. Bu yıllarda genişleyen şehir Colbert’in kurallarına boyun eğmiş ve kale surlarının bazıları emirleri ile yıkılmıştır.
Büyük dünya savaşından sonra ise, ticaret azalmış ve daha farklı ve gelişmiş liman olan Le Havre’ye kaymıştır.Daha sonra şehir turistik bir kent olarak hayatına devam etmeye başlamıştır. Honfleur25 Ağustos’ta Belçika ordusu tarafından Almanya’nın elinden alınmıştır.
Le Vieux Bassin et la Lieutenance, yani eski liman ve şehir kamu binaları bölümü gerçekten görülmeye değer. Şehre girince ince uzun bir yokuştan sahile kadar gelmenizi, arabanızı yukarı ara sokaklarda bırakmanızı öneririm. Yaklaşık 10 dakikalık yürüyüşten sonra şehri baştan aşağı yürüyerek gezebilirsiniz. Şehrin sol tarafında liman ile beraber canlı ara sokalar, sağ ve deniz kıyısında çok daha eski şehir ve yerleşimler bulunmakta.
Gezmenizi önerdiğimiz yerler ve yapılacaklar :
- Sainte-Catherine Klisesi. Ahşap’tan yapılan bu klişe 1.500 yılından kalma.
- Ağaç Çan Kulesi. Yazın sürekli 10-12 ve 14-18 saatleri arası açık.
- Musée Eugène Boudin. Yani Boudin’in müzesi. Empressionist dönemin önemli sanatçılarından. 92’ye yakın tablosunu burada görmeniz mümkün.
- Lieutenance Binası.
- Notre Dame de Grâce Şapeli. Burası Richard II tarafından yaptırılmış ve 1615’de tekrar yapılmış. Manzarası harika.
- Musée de la Marine. Yani deniz müzesi. Model tekneler ve denizcilerin yaşamı anlatılmakta. Pazartesileri kapalı.
- Pont de Normandie. Yani Normandiya köprüsü, şehir dışında. Yolculuk için otoban ücreti 5 Euro.
- Normandy Kültür ve Etnoğrafya müzesi. Eski hapisane yerine yapılmış. Eski Normandiya’daki hayatı anlatıyor.
- Le Jardin des Personnalités. Karakterlerin bahçesi. Burası büyük bir bahçe. Burada oturup kuşları seyredebilirsiniz. Ünlü kişiler bu bahçe için bağışlar yapmışlar ve güzelleştirmişler.
- Maisons Satie (Satie müzesi). Satie’nin müziğine doğru mistik bir yolculuk. Besteci Erik Satie 1866’da bu evde doğmuş. Evi gezmek 4 Euro.
- Le Jardin Retrouvé (Halk bahçesi). Sabah 8’den güneş batana kadar açık. Çocuklarla zaman geçirmek için ideal.
- Naturospace (Canlı Kelebekler bahçesi). Burası kapalı bir tropik ortam. Özellikle yağmurlu bir günde gezmek için harika Giriş 8 Euro.
Bizler gezerken çok keyif aldık. Dondurma almanızı ve gene tuzlu krepleri biraz pahalı olmasına rağmen kesinlikle limandaki manzarada almanızı öneririm. Limanda içki içmek akşam güzel olabilir. Ancak biz o kadar kalamadık. Sahilde daha sonra yolculuk yaparak Deauville’ye kadar gitmeniz mümkün ve bu yol çok keyifli.
Ara sokaklardaki evler ve özellikle eski otellerin otellere dönüştürülmüş halleri muazzam. Biz bazı otelleri gezdiğimizde bayıldık. Tabii ki konaklama için son derece pahalı.
Yokuşlu bir şehir Honfleur. Bunu da göz önünde bulundurmanız lazım. Tepelere çıkmak çok zor değil ancak yanınızda çocuk ve yaşlılar var ise dikkatli olmanızı öneririm.
Bazı eski evler gerçekten içi boş denecek kadar bakımsız ancak buralarda yaşlı kişilerin yaşadığına şahit olduk. Ayrıca evlerin bazıları tarih eser statüsünde olduğundan maalesef dokunamaz durumda. Honfleur’ü keyifle gezmenizi dileriz.