Yaz başında Sedef, ben ve Fırat araba kiraladık ve bazı Oxfordshire ve Gloustourshire kasabalarını ziyaret ettik. Yağmurlu bir güne denk gelmesine rağmen araba ile irili ufaklı küçük bir çok kasabayı gezdik ve güzel evler fotoğrafladık; harika doğada bulunup ve havayı soluduk.
Oxfordshire İngiltere’nin güney doğusu (bizce neredeyse güney ortasında). 635.000 nüfuslu, yarısından fazlası 10bin kişil kasabalarda yaşayan yemyeşil bir bölge.
En büyük şehri tabiiki de öğrenci ve akademik dünyanın en önemli kendit Oxford. Bu şehri daha sonra detaylıca yazacağız. Oxford’un ayrıca dünyanın önemli kitap basımevlerinin olduğu merkez olduğunu belirtmek isteriz.
Oxfordshire ayrıca motor sporları mühendisliği, bio bilim ve araştırmalar merkezlerini de barındıran bir bölge.
Gezdiğimiz kasabalar arasında (ki bazıları Oxfordshire ve Gloustourshire arasında kalmaktadır) Woodstock, Oxford, Bibury, Moreton-in-Marsh, Upper Slaughter, Lower Slaughter.
Kaçırdığımız ve tekrar gitmemiz gereken önemli nokta ise kapanış saatinde maalesef orada olduğuuz Winston Churchill’in evi Blenheim Sarayı. Bahçesi, peyzajı ve göleti ile olağanüstü bir yer.
Özellikle eski yapılar restore edilmiş ya da korunmuş olarak lüks otel ve SPA merkezleri olarak hizmet veriyorlar. Haftasonu buralarda yer bulmak neredeyse imkansız. Stresli yaşamdan kaçıp aileler haftasonlarını burada geçiriyorlar.
Kasabaların içinden akan nehirler tertemiz. Bazılarında alabalıkçiftlikleri var ve buralardan alabiliyorsunuz. Bu kadar temiz koruma için çok ciddi cezalar ve doğayı tüm halka en küçüklüklerinden sevdirmek ve onu kendisi gibi korumayı öğretmek yatıyor. Saatlerce nehirlerdeki balıkları ve ördekleri izleyebilirsiniz.
Bu gibi kasabalarda en önemli noktalardan biri evler ve onları peyzaj güzelliği. Dünyada bahçe ve bahçecilik anlamında en gelişmiş ülkelerden biri İngiltere. Bunu sadece dergicilere gidip onlarca değiik bahçe il ilgili derginin olduğunu ve hepsinin binlerce abonesi olduğundan anlayabilirsiniz.
Scone dediğimiz İngiliz beş çayı tatlısı yanında marmelat ve tereyağı ya da krema ile sunuluyor. Bu tazz küçük şehirlerde onlarca çay evi var. sabahları ve özellikle akşam üstü 16:00’dan sonra buralarda sohbet etmek ve oturup birşeyler yemek önemli; bu o kasabanın buluşma saati gibi …
Gastro publar ve kasaba pubları ise ayrıca gezmenizi önerdiğimiz yerler.
Fransa tatilimizde gördüğümüz ve İngiltere ile kıyasladığımız en önemli nokta turist ofisleri. Bu ofislerde gönüllü ya da çok düşük ücret ile o kasabadaki kişiler çalışıyor. Üretilen hediyelik eşya, katalog, harita ve benzeri malzemelerden bir kazanç elde eden turizm ofisleri özellikle İngiltere’de inanılmaz.
Turizm bakanlığı bence her sene bir düzine insanı buraya staja göndermeli ve burada nasıl ilgi alaka gösterilir, nasıl bir şehirle ilgili ders verilir gibi detaylı bilgi aktarılır öğretilmeli.
Kuzuların keyifle, özgürce gezdiği alabildiğince büyük çimenlikler İngiltere’nin her yerinde. Bu kadar yeşil ve güzel memleket dünyada çok az var. Bizimle tek farkı, bu blog 30 yıl sonra okunduğunda İngiltere aynı durumda olacak. Bizim ülkemiz ise çorak bir halde…
Ördekleri ve doğayı hemen annesine telefon ile anlatan Sedef …
En beğendiğimiz kasabalar Slaughter kasabaları, Bibury ve Moreton oldu. Bleinheim için Woodstock kasabasına da uğramakta fayda var.

Deniz
Eylül 23, 2012 at 8:42 pm
en baştaki ev aşırı güzel, çok çok güzel bir yermiş :)