Müze

İstanbul Müzeleri

İSTANBUL OYUNCAK MÜZESİ

Çocukluğa döndük… ama bizden daha çok dönenler 50-60-70 hatta 80 yaşındaki abiler, ablalar,teyzeler, amcalar idi. Şöyle diyaloglar duymak çok am çok mümkündü.

We went back to our childhood… But there were 50-60-70 even 80 year-old people went way back than us to theirs… It could be possible to hear some dialogues like these;

“Aaaa bak neriman’da bu vardı, kolunu koparmıştım bebeğinin” , “Hüseyin abinin babası 1950’de almanyaya gittiğinde almıştı bu teneke arabalardan”

“Hey look! Neriman had this too! I remember she pulled the baby’s arm off!”

“The father of Huseyin got one of those tin cars when he went to Germany in 1950’s”

Cumartesi günü kız arkadaşımı sürükleyerek götürdüğüm müzede çok o eğlendi ve keyif aldı. Çocukluğuna dönmek isteyen herkesin bu müzeye gitmesi lazım. Sunay Akın’ın ailesinden kalan Göztepe’deki köşk’e girerken önce sizleri 2 dev Zürafa heykeli karşılıyor. Daha önceden yıllar önce buna benzer Zürafalar köşkün orjinalinde de heykel olarak bulunuyormuş zaten.

I took my girlfriend here forcefully on Saturday, where she enjoyed the most afterwards. Everybody who wants to flashback to his childhood has to see here. While entering the manor which was left from Sunay Akın’s family, there are 2 giraffes that welcome you. Long before that, there were giraffes in the entrance of the house just like those today.

Ben en çok Almanya’nın bu konuda inanılmaz bir üstünlüğünü gördüğümü belirtmek isterim. İnanılmaz detalı oyuncaklar ve kaliteliler. Hatta 2. Dünya savaşından önce bu oyuncakları Hitlerin çocukları askerliğe alıştırmak için bu kadar detaylı ve kaliteli çıkarması ayrıca bir konu.

I especially want to remark that Germany has a noticeable superiority about toys. They are incredibly detailed and qualified. Even more, Hitler made those toys very detailed for kids to make them get used to the war before World War II. 

Sn.Sunay Akın’dan ricam ise şu; Bence Müzenin giriş ücretleri bir aile için yüksek. 3.5 yaşındaki çocuktan para almak bana gelişen ülkemiz için üzüntü verdi. Diğeri ise Fotoğraf konusunda görevlilerin flashsız fotoğraf çekmesi ile ilgili standart göstermemesi. Sorduğumda yasak dediler. Bu müzenin tanıtımını yapmak için Internet en iyi fırsat bende çekemeyeceğim için üzüldüm. Sonra üst katlarda baktım herkes fotoğraf çekiyor. Bende çekeyim 100’lerce üyeme mail atayım daha çok insanın ailesine bu müzeyi gezdireyim dedim. Bu konuda bir standart konması iyi olur. Fotoğraf çekilmeyen oyuncak müzesi yurtdışında da pek görmedim :-)

My request from Dear Sunay Akın is; I think the entrance fees are too much for a family. Getting fee from a 3,5 year-old-kid really disappointed me about our developing country. The other issue is, the officers do not limit any standard about taking photo without flash. When I asked them, they said it was forbidden. Since I think the best way to advertise something is the internet, I thought it would be great to take some photos and could send them to my subscribers and create a reason to go there. There needs to be a standard and I haven’t seen a toy museum that photo-taking is forbidden.

Oyuncak Müzesi ve Sunay akın ile Röportajlar için tıklayınız.

For Toy Museum and Sunay Akın Interviews

http://www.uzmantv.com/konu/istanbul-oyuncak-muzesi

Diğer bağlantılar için tıklayınız – For the other links:

http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul_Oyuncak_M%C3%BCzesi
http://www.istanbul.net.tr/istanbul_muzeler_detay.asp?id=142
http://cinaryayincilik.com.tr/cinar/index.php?option=com_content&task=view&id=120&Itemid=9

Telefon:0216 359 45 50 – 51
Web: http://www.istanbuloyuncakmuzesi.com
İlçe: Göztepe
Adres: Ömerpaşa Caddesi Dr. Zeki Zeren Sokağı No:17 Göztepe / İstanbul
Ziyaret Saatleri – Visiting Hours: Pazartesi hariç, Hafta İçi: 09:30-18:00 Cumartesi-Pazar 09:30-19:00 (Müze, Pazartesi günleri kapalıdır.)

Tags: İstanbul Oyuncak Müzesi, Oyuncak Müzesi


 

Istanbul Arkeoloji Müzesi

Geçen Cuma günü 1 günlük dinlenme iznimi kullandım ve Arkeoloji Müzesini Gezdim. Gülhane’de bulunan Müze Osman Hamdi’nin (Kaplumbağa Terbiyecisi Resminden hatırlayacağınız) tamamen kendi çabaları ve Osmanlı İmparatorluğunun o zamanki desteği ve Cumhuriyet zamanında Yüce Atatürk’ün katkıları ile bu halini almış. Dünyaca ünlü ve ödüllü…Ve bizim gezmemiz, görmemiz, çocuklarımızı arkadaşlarımızı götürmemiz gereken bir medeniyet arşivi… Özellikle İskender Lahitinin olduğu salon ve Lahit çok etkileyici…

Last Friday I took my day off and went to Archeological Museum. The museum in Gülhane was built with big efforts of Osman Hamdi (who you can remember from the picture of Turtle-Tamer) and help of Ottoman Empire and took its latest status by Ataturk in Republic times. It is world wide famous and awarded… We should visit and see it, take our children and friends there to see the whole archive of civilization. Especially the part where the tomb of Alexander is so impressive.

Ressam,arkeolog Osman Hamdi beyin kurucusu olduğu müze 13 Haziran 1891 de Müze-i Hümayun ismi ile açılmıştı. 1902 ve 1908 tarihlerinde yan kanatları, yüzüncü kuruluş yılında 1991 de de modern büyük bir bölüm eklenmiş ve yeni düzenlemeler yapılmıştı. Abidevi binanın mimarı Vallaury idi. Giriş karşısında iri ve ürkütücü Tanrı Bes heykeli yerleşmiştir. Sağ tarafta Antik çağ heykelleri salonları uzanır. Konforlu, güzel bir teşhirde tamamı bakımdan geçip, temizlenmiş, Arkaik Çağdan, Roma devrine devam eden eşsiz heykeller sıralıdır. Salonların ilkinde Antik mezar taş ve rölyefleri sonra, Anadolu Pers egemenliği, Afrodisias buluntularının yer aldığı Kenan Erim salonu, Efes, Milet ve Afrodisias’tan eserler sergilenen Anadolu’nun üç Mermer Şehri salonu, Hellenistik devir Heykelleri, Menderes Manisa’sı ve nihayet Hellenistik tesirli Roma ve Roma devri heykelleri salonları bulunur.

The museum by painter and archaeologist Osman Hamdi was open on 13th of June in 1891 under the name of Müze-i Hümayun. In 1902 and 1908 the side parts were open and in 1991 at its 100th year, the modern part was added and the building was rearranged. Vallaury was the architect of Abidevi Building. In the entrance, there was a big and a scarry statue of Bes the God. On the right side, there was a showroom of Archaic Age statues of which conditions were good and clean. The unique statues from the Antiques to Roma age were neatly ordered. First of the showrooms was antique gravestones, next was Anatolian-Persian domination, Kenan Erim showroom where was Aphrodisias, Ephesus,Üç Mermer Şehri showroom where Aphrodisias works were shown from Miletus and Aphrodisias, Hellenistic architecture and its Roman statues showrooms.

Giriş sol tarafında hediyelik, hatıra eşyaları ve kitapçı reyonundan sonra Osman Hamdi Bey hatıra salonu sonrada Sayda Krallar Nekrapolü’nden bizzat kendisinin kazıp, çıkarttığı eserlerin salonları uzanır. İlk üç lahit Sayda kralı Tabnit ailesine aittir. Benzersiz bir Likya lahdi ile Satrap lahdi de buradadır. Sonraki bölümde M.Ö.4 yy.a tarihlendirilen, dünya ünlüsü İskender lahdi ile Ağlayan kadınlar lahdi vardır. Büyük İskender’e ait olduğu zannedilmiş olan lahitin 4 tarafı Makedonyalılar ile Persler arasında savaş ve av sahnelerini gösteren yüksek kabartmalar ile süslenmiştir. Yeni ek bina girişi yan duvarında Assos Athena mabedinin ön yüzü bire, bir ölçülerde canlandırılmıştır. “İstanbul Çevre Kültürleri” bölümü, değişik çağlara ait civar buluntu ve tümülüs kazılarında ortaya çıkarılmış şahane eserlerin modern ve güzel biçimde sergilendiği ilk salondur. Bizans devri eserleri salonu da buradadır. “Çağlar boyu Istanbul” bölümü ve üst katlarda, karşılıklı vitrinlerde çağdaş eserlerin yer aldığı, “Çağlar boyu Anadolu ve Truva” , “Anadolu ve Komşu Ülkeler Medeniyetleri”: Filistin, Suriye ve Kıbrıs eserleri kronolojik sıralama ile teşhir edilmektedir.

On the left side in the entrance, there is a souvenir shop and a bookstore and then memory showroom of Osman Hamdi Bey, and also another showroom of the pieces that he has dig up by himself. First 3 gravestones were of Tabnit family from the kingdom of Sayda. Unique Lycia and Satrap tombs also are here in this museum. In the next part, there are tombs of Alexander from B.C. 4 and “Crying Women”. The tomb which is thought to be of Alexander the Great was decorated and designed by some high relives reflecting the war and hunting scenes between Macedonians and Persians. Newly added extra part of the building has a statue of Assos Athena which has an identical face with the real one on the side wall. “İstanbul Çevre Kültürleri” part is the first showroom where some different pieces from different ages are exhibited. There is also a Byzantine pieces showroom. “Çağlar Boyu İstanbul” is on the upstairs where the chronological pieces are shown in windows like “Çağlar boyu Anadolu ve Truva”, “Anadolu ve Komşu Ülkeler Medeniyetleri” where some pieces of Palestinian, Syria and Cyprus are also shown.

1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından ülkemizdeki ilk Sanayi-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak yaptırılan binanın içinde bulunan Eski Şark Eserleri Müzesi; Fatih Sultan Mehmet tarafından 1472 yılında yazlık köşk olarak yaptırılan ve ülkemizin en zengin ve önemli Müzesi, 1992 yılında Avrupa’da 45 müzenin katıldığı yarışmada birinci olarak Avrupa Konseyi tarafından “Yılın Müzesi” seçilmiştir.

In 1883, the first department of fine arts (Sanayi-I Nefise Mektebi) building was founded by Osman Hamdi and there was “Eski Şarkı Eserleri Müzesi” (old eastern pieces museum) founded by Fatih Sultan Mehmet in 1472 as a summer palace and it is our one of the most important museums today, being awarded as “The Museum of the Year” by Council of Europe among other 45 museums.

 

Alıntı(Taken)www.istanbul.gov.tr
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul_Arkeoloji_M%C3%BCzeleri

 
 
 
 

Tags: İstanbul Gezisi, Istanbul Arkeoloji Müzesi



Yerebatan Sarnıcı

Emre TOK’un gözüyle Yerebatan Sarnıcı…

Basilica Cistern from the eye of  Emre TOK

Şehirdeki en büyük ve muhteşem kapalı sarnıçtır. Ayasofya meydanı batısındaki küçük binadan girilir. Sütun ormanı görünümündeki mekanın tavanı tuğla örülü, çapraz tonozludur. Zamanında civardaki bir bazilikadan dolayı bu isimle anılmıştır. Civardaki saraylara su sağlamak için I Justinyen (527-565) devrinde yapılmıştı. 28 x 12 sıralı sütunların toplamı 336 adet olup, 170 x 70 metre boyutlarındadır. Bazıları sade, çoğu Korint uslubunda sütun başlıkları ile süslüdür. Su seviyesi mevsimlere göre değişirdi. Doğu duvarındaki değişik seviyerdeki borular ile dışarıya su verilirdi. Su seviyelerinin bıraktığı izler, sutunlarda görülebilir. 1984 büyük tamirat sırasında zemin temizliği yapılmış, 1 metreden fazla çamur temizlendiğinde orijinal tuğla taban ve 2 sütun altında meduza kafası mermer bloklar ortaya çıkarılmıştı. İnşa edilen yol ile de sarnıç içini dolaşmak mümkün olmuştur.

It is the biggest and the most glamorous cistern in the city. Its entrance is on the west side of Hagia Sophia square. Pier forest like structures ceiling is knitted with brick and it is cross vaulted. Before, it took this name because of a basilica around. To supply water to the palaces around, it was built in Justinyen I (527-565). 28 x 12 ordered piers are 336 in total and they are 170 x 70 meter high. Some of them are plain; some of them are full with Korint style pier caps. The amount of water used to change according to the seasons. With the pipes that were in different levels at East Wall gave the water outer part. The marks that water levels left can be seen on piers. In 1984, the floor got cleaned during the repairs and after removing 1 meter high mud off, original brick floor and a medusa head under 2 piers were appeared. With the constructed road, it was possible to visit the cistern inside.

Alıntı – Quotedhttp://www.istanbul.gov.tr/Default.aspx?pid=307

http://www.yerebatan.com/indextr.html

http://www.istanbul.net.tr/istanbul_muzeler_detay.asp?id=133

Tags: İstanbul Gezisi, Yerebatan Sarnıcı



Istanbul Deniz Müzesi

Hırvatistan macerasındaki yol arkadaşım 21 yıllık dostum Can ile haftasonu Deniz Müzesini gezme fırsatı bulduk. Can zaten yelkenli tutkunu bir kaptan bende Denizler aşığı zaten… E olacağı buydu.. Kendimizi kaybettik müzenin maketleri ve ekipmanları arasında…

My friend for 21 years, Can who was with me at my adventure in Croatia and I had a chance to visit the Istanbul Naval Museum. I am deeply a sea-lover and Can is a fan of sailboat and ergo we lost ourselves in the museum…

Müze içinde makina ile fotoğraf çekmeyi ücretli hale getirmenin saçmalığını protesto ettiğimden, sadece dışarı fotoğrafları ile yetiniyoruz maalesef… Mayınlar ve U-Boat kalıntısı çok etkileyici. ama içeriyi görmeniz lazım. Pazartesi hariç hergün açık. Öglenleri 1 saat kapalı giriş 3 TL benim gibi öğrencilere 1 TL :-)

I protested the insanity of charging a fee for taking photos in the museum and took only the outside views. Mines and the wreck of U-Boat is really fascinating and you gotta see inside. Except for Monday, it is open, just closed for an hour in the mid-noon and the entrance fee is 3 TL and for the students it is 1 TL :-)

Istanbul`u benim gibi çok özlediyseniz, alın şuradan bir Istanbul uçak bileti, gelin Deniz Müzesinin keyfini çıkarın.

If you miss Istanbul just like I do, buy a ticket to Istanbul, come and enjoy Naval Museum.

Telefon:0212 327 43 45 – 327 43 46 Fax: 212 236 68 93  E-mail: NavalMuseumTurk@Superonline.com
Web: www.dzkk.tsk.mil.tr İlçe: Beşiktaş Adres: Barbaros Hayrettin İskelesi Sok. Beşiktaş İstanbul

1897`de Bahriye Nazırı Bozcaadalı Hüseyin Hüsnü Paşa`nın emri ile Amiral Arif Hikmet Paşa ve Yüzbaşı Süleyman Nutkî Bey tarafından Taşkızak Tersanesi`nde (eski mayın deposunun üst katı) Deniz Müzesi ve Kütüphanesi adıyla kuruldu. İlk objeler denizcilikle ilgili kişi ve kurumlardan hibe yahut satın alma yoluyla elde edildi. 1914`te Bahriye Nazırı Cemal Paşa zamanında ressam Ali Sami Boyar`ın gayretleriyle genişletilip modernleştirildi. I. Dünya Savaşı sırasında (1914-1918) ve sonrasında Bahriye Müzesi Müdürlüğü adıyla Tersane içinde iki kez yeri değiştirildi. 1939`da II. Dünya Savaşı`nın başlamasıyla müzedeki eserler Konya`ya taşındı ve ziyarete kapalı tutuldu. Savaş sonrasında eserler İstanbul Kasımpaşa`daki Divanhane (bugünkü Kuzey Deniz Saha Komutanlığı) binasının bir bölümüne taşınarak depolandı.

It was established under the name of Naval Museum and Library in Taskizak Shipyard by Admiral Arif Hikmet Pasa and Lieutenant Süleyman Nutki Bey with the order of the navy minister Hüseyin Hüsnü Pasa in 1897. The first objects were bought or granted from people or places who were related with navy. The museum was extended and modernized by artist Ali Sami Boyar in 1914, in the times of naval minister Cemal Pasa. During the World War I and after it, the museum was replaced twice with the name of Bahriye Muzesi and Mudurlugu. In 1939, with the start of World War II, the pieces were moved to Konya and it was closed for visiting. After the war, the pieces was moved back and got stored in Divanhane building in Istanbul.

27 Eylül 1948`de Dolmabahçe Camii, sarayın garaj ve kayıkhanesi ile havuzunda Deniz Müzesi adıyla teşhire açıldı. 1956`da Dolmabahçe Caddesi`nin genişletilmesi sırasında kayıkhane ve garaj yıkılınca buradaki eserler eski Dolmabahçe Sahil Sarayı`nın Arabacılar Dairesi`ne taşındı. Bu taşınma sırasında Deniz Kuvvetleri`ne ait arşiv belgeleri Ağalar Dairesi`nde, kayıklar ve kadırga da Devlet Malzeme Ofisi`nin Beşiktaş`taki binasında depolandı. Dört yıl boyunca bir kısım malzemeleri Dolmabahçe Camii`nde halkın ziyaretine açık bulundurulan müze, 1960`ta halen bulunduğu Beşiktaş Vergi Dairesi`ne (eski Maliye binası) taşındı ve kütüphane ile birlikte hizmete sunuldu.

It was reopened in the Dolmabahce street, in its boathouse and pool with the name of Naval Museum in 27th of September, 1948. After the expansion of the street, the museum moved to Arabacilar Dairesi of Dolmabahce Sahil Sarayi. During this movement, the archive documents that belonged to Naval Forces was stored in State Supply Office in Besiktas. Some of the pieces were open for public for 4 years in Dolmabahce Mosque and after those years everything was moved to Besiktas Tax Office where it is now, in 1960, and it was began to serve as a museum and a library.

1970`te Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu`nun gayretleriyle müze binalarına ilaveten bir Kayıklar Galerisi yaptırılarak tarihi kayıklar ve kadırga da sergi kapsamına alındı. Aynı yıl müzenin arşiv kısmı Lalahan`a (Ankara) taşınmışsa da çok geçmeden İstanbul`a getirildi ve halen bulunduğu binada (Dolmabahçe Sarayı Arabacılar Dairesi) faaliyete geçti.

In 1970, with the help of commander of naval forces Celal Eyiceoglu, as an addition to the museum buildings, Rowboats Gallery was built and historical rowboats and galiots were also taken into exhibition. The same year, the archive of the museum was brought back to Istanbul and it went into action where it is today (Dolmabahce Sarayi Arabacilar Dairesi).

Müze bünyesinde halen bir kütüphane ile Tarihi Deniz Arşivi bulunmaktadır. Tarihi kayıklar galerisi, denizcilikle ilgili çeşitli objeleri içermesi bakımından müzenin en ilginç bölümünü oluşturur. Dünyada bir benzeri olmayan Osmanlı saltanat kayıkları, bu galeride tamamen orijinal şekilleriyle korunup sergilenmektedir. Buradaki en değerli eser ise 1648-1687 yılları arasında padişah olan IV. Mehmed`e ait tenezzüh kadırgasıdır. 40 m. boyunda, 5,90 m. eninde, 140 ton ağırlığında ve her küreği üç kişi tarafından çekilen (toplam 144 kürekçi) 24 çifte ve oturakla donatılmış bu orijinal kadırganın köşk kısmı da Türk el sanatlarının zarif bir örneğidir. Müzenin bahçesi de açık teşhir alanı olarak düzenlenmiştir.

In the museum, there is still a library and Historical Naval Archive. In terms of having different objects about navy, historical rowboats gallery has the most interesting part of the museum. Unique Ottoman sovereignty rowboats have been displayed here in their original shapes. Here the most valuable piece is excursion galiot that belonged to Mehmed IV who was the sultan between 1648-1687. It is an important piece in 40 m long, 5,90 m width and 140 t weight where its every scoop was pulled by 3 people (total 144 rower). Also the garden of the museum is designed as a showroom.

Burada Piri Reis haritasının mozayik röprodüksiyonu ile Osmanlı egemenlik sınırlarını gösteren üç duvar haritası, ayrıca ünlü Türk denizcilerinin büstleri, hava şartlarından etkilenmeyen diğer objeler ve orijinal mayınlar, torpidolar, deniz topları, denizcilikle ilgili kurumlara ait eski kitabeler vb. sergilenir. Deniz Müzesi`nde halen 3.742 eser bulunmaktadır. Kütüphanede bazıları yazma olmak üzere 20.000`i aşkın kitap mevcuttur. Tarihi Deniz Arşivi`nde Bahriye Nezareti dönemine ait 25.000.000 civarında tarihi eski yazılı belge yer alır.

Here, inlay reproduction of Piri Reis Map, 3 wall map that shows the borders of Ottoman Empire, Turkish sailors’ busts, the other objects that wouldn’t get affected by the weather conditions and original mines, torpedos, the old documents about navy are exhibited. There are 3742 pieces in the Naval Museum and 20.000 books in the library. Furthermore, in the Historical Naval Archive, there are 25.000.000 old written documents that belonged to Naval Ministry.

Ziyaret Gün ve Saatleri – Visit days and hours : Yılbaşı ve dini bayramların ilk günü ile, Pazartesi- Salı günleri dışında her gün 09.00 – 12.30 ile 13.30 – 17.00 saatleri arası ziyarete açıktır.

Alıntı – Taken : www.istanbul.net.tr

Tags :İstanbul Gezisi, Istanbul Deniz Müzesi


Rahmi Koç Müzesi

Eveeeet…

30 ağustosta benim gibi şehirden kaçamayanların bir dahaki sefere böyle 1 günlük tatillerde yapması gereken reçeteyi veriyorum. Dikkaaaatttt !!!!

  • Erken Kalkınız, trafiğin boşluğundan yararlanıp günü öldürmeden karşıya geçiniz.
  • Önce Rahmi Koç Sanayi Müzesini benim gibi geziniz. Fotoğraf makinanızın pilini şarj ediniz. Yoksa bir kısım fotoyu çekmedim diye benim gibi yanıp durmayınız.
  • Bu arada müze harika. Giriş  Öğrenci 5 Tam 7.5. Çocuklara belirli yaşa kadar ücretsiz. Her yer harika tarih kokuyor. Klasik arabalar, motorlar, deniz araçları… Özellikle çocuğu olanlar mutlaka gitmeli… Tüm cihazların çalışma mantıkları ve detayları uygulamalı anlatılmış…Özel efektler MP3 playerlar vasıtasıyla dinlenebiliyor. Küçük bir Cafe’si ve içinde Divan Restorant’ı var. Muhteşem bir manzarası var.
  • RMK Müzesini bitirip doğruca Fransız Sokağına… Ara Cafe‘de önce güzel salata… sonra Çukurcuma üzerinden antikacıları geze geze doğru hoooop…Cihangir’e…
  • Cihangir’de SMYRNA Cafe de güzel Nane’li limonata fiyatlar Beyoğlun’dan ucuz. Limonata 5, Çay 2 YTL. Ortam süper..buraya muhakkak Akşam üstü gitmeniz gerek. Yemek ve sonra rahat koltuklarda sohbet ve kitap okuma keyfi…
  • 30 ağustos’lar hiç bitmesin.. Hep hafta içine gelsin :-) İstanbul’un böyle boş olduğu keyifli zamanlar dileğiyle…

Telefon:(0)212 369 66 00 -01-02
Fax: (0)212 369 66 06
E-mail: rmkmuseum@koc.com.tr
Web: www.rmk-museum.org.tr
İlçe: Eyüp
Adres: Rahmi M Koç Museum, Hasköy Caddesi No:27 Hasköy İstanbul
Haritadaki yeri için tıklayın…

Rahmi M. Koç Müzesi, eski İstanbul`un merkezinde Haliç Kıyılarında, iki tarihi binaya sahiptir. Endüstriyel arkeolojinin örneği olan bu binalar belki de içerisinde sergilenen endüstriyel objelere ev sahibi olabilecek en uygun mekanlardır.

Rahmi M. Koç Müzesi Lengerhane Binasında kurulmuştur. 1991 yılında alınan Lengerhane Binasının restorasyonu Garanti Koza firması tarafından yapılmıştır. Orijinal binaya camlı bir rampa ile geçilen yeraltı galerisi ilave edilmiş ve Aralık 1994`de açılmıştır. Müzenin ilk bölümünün süratle büyümesi ile 1996 yılında Haliç`in kıyısında, Lengerhane Binasının tam karşısında, bir harabe olarak duran Hask
öy Tersanesi alınmıştır. 14 terk edilmiş bina ve tarihi kızak orijinaline sadık kalınarak restore edilmiş, ve müzenin ikinci kısmı Temmuz 2001`de açılmıştır. Müze halihazırda 11.250 m2`lik kapalı alana sahiptir.

SERGİLENENLER

Karayolu Ulaşımı:
Müzemizin en sevilen bölümü olan bu bölümde karayolu ulaşımının asırlar boyu gösterdiği gelişim ve sunduğu farklı olanaklar; 1753 tarihli at arabasından 1976 model Daimler Limousine`e: minik çocuk bisikletlerinden Magirus-Deutz itfaiye arabasına kadar birçok araç ile gösterilmektedir. 40`dan fazla otomobilimiz ve ticari araç 10 motosiklet, kaliteli bir antika bisiklet koleksiyonu ve iki adet önemli buharlı silindir vardır.

Raylı Ulaşım:
Trenlerin özellikle buharlı olanlarının büyüleyici bir yönü vardır. Kuşkusuz her çocuk, çocukluğunun bir döneminde bir tren sürmek veya en azından oyuncak bir tren setine sahip olmak istemiştir. Müzede içimizdeki çocuğu mutlu edebilecek, ufak dar hat tren modelinden, 76 tonluk Prusya yapımı G10 buharlı lokomotifine, başka bir dar hat lokomotifinden elektrikli tramvaya ve Tünel makinası ve vagonlarına kadar bir çok eser yer almaktadır.

Denizcilik:
Rahmi M. Kço`un özel ilgi alanı olduğundan müzemizde denizcilikle ilgili eserlere geniş yer verilmiştir. Denizcilik koloeksiyonu içerisinde Liman 2 buharlı römorkörü, Tekel 15 Takası, Boğaziçi gezinti kayıkları serisi, kayıklardan okyanus teknelerine kadar birçok deniz aracının yanı sıra çıpa, telegraf, dürbün, makaralar gibi yüzlerce gemi donatım malzemesinden, sekstant, oktant, kum saatleri ve göstergeler gibi dekoratif denizcilik aletleri yer almaktadır.

Havacılık:
Kim kuşlar gibi uçmayı hiç hayal etmemiştir? Bu kavram Daedalus ve İcarus`un efsanesi kadar eskidir ve Hezarfen Ahmet Çelebi`nin 17. yüzyıl ortalarında Galata Kulesi`nden Üsküdar`a uçmasıyla gerçekleşmiştir. 20. yüzyıl Türk havacılığı 2 kişilik eğitim uçağından, klasik bir DC-3 ve Mach2+ Lockheed Starfighter`a uzanan eserler yelpazesi ile tanıtılmaktadır. Ayrıca kurtarılmış bir B-24 uçağı gövdesi ve uçak motorlarını da içeren daha ufak objelerden oluşan bir koleksiyon vardır.

Mühendislik:
Genç James Watt kaynayan çaydanlığın kapağını kapalı tutmaya çalışırken başlattığı devrimin boyutlarının farkında değildi. Buhardan önce dünya insan, hayvan, rüzgar veya suyun gücünden yararlanıyordu. İlk buhar makinaları sabit ve çok büyük idi. Kayışlar yardımıyla pompa istasyonlarının ve fabrikaların güç kaynağı olarak çalışıyorlardı. Sonra hareketli hale geldiler ve zamanla gaz, benzin veya dizelle çalışan daha ekonomik güç istasyonları bunların yerine geçti. Müzede çalışan modellerden 20` yüksekliğinde üç pistonlu dev gemi buhar makinasına kadar geniş çapta mühendislik örnekleri vardır.

İletişim:
Modern yaşamda iletişim kadar dramatik bir gelişim gösteren ve hayatımızı bu denli değiştiren çok az etken vardır. Bundan yaklaşık 120 yıl önce biriyle haberleşmenin tek yolu mektuptu ve onun da cevabını almak haftalar alıyordu. Şimdi ise her yerden cep telefonu ile istediğimiz kişiyle direkt olarak konuşabiliyoruz. Bu devrim, kodlu olarak sinyaller gönderebilen telgrafla başladı ve sözlü iletişim 1873`de telefonun icadına kadar mümkün olamadı. İkinci büyük aşama Marconi tarafından 1896`da icat edilen kablosuz telefondu. Bu arada görüntüleme teknolojisi iki paralel yolda ilerledi – normal kamera ve filmler için kimyasal ve televizyon ve internet için dijital.

Bilimsel Aletler:
Bilimsel ve pratik sebepler için üretilen aletler arasındaki sınır belirgin değildir. Dolayısıyla koleksiyonumuzda da hava pompası, sekstant ve sürgülü hesap cetveli gibi birçok farlı alet vardır. Eski aletlerin müzecilik açısından avantajlı yönlerinden biri, günümüz “kara kutu”larına kıyasla nasıl çalıştıklarını görmenin mümkün olmasıdır. Aşağıdaki Wimshurst makinasında olduğu gibi temelde yatan prensibi anlamak güç olsa da parçalar arasındaki mekanik interaksiyonu çözmek herkese basit gelir.

Modeller ve Oyuncaklar:
Kurucumuz Sn. Rahmi M Koç`un yaşam boyu modeller ve minyatürlere olan merakı sayesinde bu konuda bir çoğu Lengerhane binasında ve ufak bir bölümü Hasköy Tersanesi`nde sergilenmekte olan zengin bir koleksiyon vardır. Müzede başarılı otomobil, kamyon, gemi, yat, lokomotif ve at arabaları modellerinin yanı sıra sabit çalışan motor modelleri de mevcuttur. Ayrıca bir bölümü Oyuncakçı Dükkanı`nda sergilenmekte olan çağlar boyu oyuncaklardan oluşan zengin ve önemli bir koleksiyona sahiptir.

Dene-Öğren:
Eğitim, sorumluluğunu bilen bir müzenin en önemli görevlerinden biridir ve gururla söyleyebiliriz ki ziyaretçilerimizin %60`ı öğrencidir. Aslında koleksiyonumuzun tümü eğiticidir ancak bazı sergi ve etkinlikler çocukların eğlenirken öğrenmelerini sağlamak üzere tasarlanmışlardır.

Geleneksel Dükkanlar: Müzenin en ilginç yerlerinden biri olan dükkanlar, çekici bir cadde üzerinde yer almaktadır. Yeni yapılan bu cadde özellikle küçük objeleri barındırmasına rağmen en etkileyici koleksiyona sahip dükkanları barındırır, bunların arasında, bilimsel aletler dükkanı , ayakkabıcı, demirci, gemi donanımı, eczane ve tabii ki oyuncakçı bulunmaktadır!

Müze Mağazası: Müze ve çevresi ile ilgili birçok hediyelik eşya satışa sunulmuştur. Kalemler, kartpostallar, anahtarlıklar gibi cep harçlığı ile alınabilecek ürünlerin yanısıra, deri cüzdanlar, İznik Çinisi tabaklar, değişik konulu kitaplar ve müzemizdeki objeleri andıran modelleri de satın almanız mümkündür. Logomuz olan bisikletten, bizim tarafımızdan hazırlatılmış sanat eserlerine kadar bir çoğu Rahmi M. Koç Müzesine özeldir.

Halat Restaurant: Tarihi Haliç kıyısında yer alan dayanılmaz Akdeniz mutfağı ve yerli yabancı şarap seçeneklerini misafirlerinin beğenisine sunmaktadır. Büyülü bir deneyim için bir yaz akşamı gelip deniz kenarındaki terasta Haliç`i seyrederek yemek yiyebilirsiniz.

Müzeye Ulaşım:
Otobüsler: 47 Eminönü – Alibeyköy Hattı, 54 HM Hasköy – Mecidiyeköy Hattı, 54 HT Hasköy – Taksim Hattı
Minibüs: Şişhane – Alibeyköy Hattı

Açılış Kapanış Saatleri: Müze Salı-Pazar günleri arasında aşağıdaki saatlerde açıktır: Salı – Cuma: 10:00-17:00, C.tesi – Pazar: 10:00-19:00
Giriş Ücretleri: Yetişkin: 7 ytl. (denizaltı): 4 ytl, Öğrenci: 3.5 ytl (denizaltı): 2.5 ytl
Denizaltı girişleri hariç, müze gezi ücretlerinde 10 kişi ve üzerindeki gruplar için yaklaşık %20 indirim uygulanır.
Denizaltı gezilerimiz belirli saatlerdedir. Lütfen önceden yer ayırtınız. Geziler en fazla 12 kişiyle yapılabilmektedir.

Tags: Rahmi Koç Müzesi


Yorumları Göster

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güncel yazıların her hafta emailinize gönderilmesini istiyorsanız bültenimize abone olun.
Bu web sitesini ziyaret etmeniz ve bu site vasıtasıyla sunduğumuz hizmetlerden yararlanmanız sırasında, size ve talep ettiğiniz hizmetlere ilişkin olarak elde ettiğimiz bilgilerin ne şekilde kullanılacağı ve korunacağı işbu “Gizlilik Politikası”nda belirtilen şartlara tabidir. Bu web sitesini ziyaret etmekle ve bu site vasıtasıyla sunduğumuz hizmetlerden yararlanmayı talep etmekle, işbu “Gizlilik Politikası”nda belirtilen şartları kabul etmektesiniz.

1. Bilgilerin Kullanılması ve Korunması

Üyelerimizle ilgili olarak elde ettiğimiz bilgiler, kendi sırlarımıza gösterdiğimiz özen derecesinde gizli olarak korunmaktadır. Bu bilgilere ancak, üyemizin talep ettiği hizmeti yerine getirmek amacıyla ve hizmetin gerektirdiği ölçüde, şirketimiz personeli ve sigorta şirketlerinin personeli tarafından ulaşılabilmektedir.

Bilgisayar korsanlığı yoluyla koruma sisteminin etkisiz bırakılması hallerinde doğacak zararlardan dolayı Geziyorum.net sorumluluk kabul etmemektedir.

2. Bilgi Kaynakları

Sizinle ilgili olarak elde ettiğimiz bilgiler, size en uygun hizmeti sunmamızı ve bu hizmetlerin kalitesini sürekli olarak artırmayı temin etmeye yöneliktir. Bu bilgiler aşağıda belirtilen üç şekilde temin edilmektedir.

a. Sizin tarafınızdan sağlanan bilgiler:

Sizin, web sitemizi kullanarak veya e-mail, faks gibi diğer yollarla bize sağladığınız bilgiler tarafımızdan alınmakta ve kaydedilmektedir. Bu yolla elde edilen bilgiler, tamamen sizin özgür iradenizle tarafımıza sağlanmaktadır. Bu bilgileri bize verip vermemekte serbestsiniz. Ancak, size daha çabuk ve kaliteli hizmet sunabilmemiz için, web sitesinde sizden talep edilen bilgilerin tamamını vermenizi öneriyoruz. Ayrıca, talep ettiğiniz hizmetin gerektirdiği zorunlu bilgileri vermemeniz durumunda talebinizin yerine getirilmesinin mümkün olamayacağı tarafınızdan dikkate alınmalıdır.

Verdiğiniz bilgilerin doğru ve eksiksiz olması sizin sorumluluğunuzdadır. Yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgi vermeyiniz. Yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgi verilmesi veya beyanlarda bulunulması, talep
ettiğiniz sigortanın geçerliliğini, bizim ve/veya sigorta şirketinin size ve/veya sigortalıya karşı olan sorumluluklarını ve poliçeye dayalı sigorta tazminatı talep haklarını etkileyebilecektir.
Böyle bir durumda Geziyorum.net hiç bir sorumluluk kabul etmez. Yanlış, yanıltıcı veya eksik bilgi vermeniz nedeniyle Geziyorum.net bir zarara uğradığı takdirde, bu zararı tazmin yükümlülüğü tarafınıza aittir.

b. Otomatik olarak sağlanan bilgiler:

Web sitemizi ziyaretiniz sırasında, bilgisayarlarımızın sizi otomatik olarak tanımasına yarayan ve “cookies” olarak adlandırılan tanımlama sistemi yoluyla, daha önce sitemize yaptığınız ziyaretler, aldığınız hizmetler gibi hususlarda elde edilen bilgilerdir.

Bilgisayarınızın “yardım” menüsünde, bu özelliği kısıtlamak veya tamamen etkisiz hale getirmek için ne yapmanız gerektiğini bulabilirsiniz. Ancak, bu şekilde elde ettiğimiz bilgiler size vereceğimiz hizmetin daha çabuk ve kaliteli olmasında kullanılacağından, bu özelliği açık bırakmanızı öneririz.

c. Diğer kaynaklardan sağlanan bilgiler:

Sigorta poliçelerinizin zamanında yenilenmesi ve adres, telefon numarası gibi bilgilerinizin güncel tutulması gibi amaçlarla, sigorta yaptırdığınız sigorta şirketlerinden, ticaret sicili gibi kaynaklardan elde edilen bilgilerdir.

3. Diğer Kullanım Şartları

Burada belirtilen şartların dışında, web sitemizi ziyaret eden ve/veya hizmet talebinde bulunan herkes, “Kullanım Koşulları ve Hukuki Şartlar” bölümünde belirtilen hükümleri de okumuş ve içeriğini aynen kabul etmiş sayılır.

“Gizlilik Politikası” ve “Kullanım Koşulları ve Hukuki Şartlar” bölümlerindeki hükümler ve bu hükümlerde Geziyorum.net tarafından zaman zaman yapılan değişiklikler, Geziyorum.net ile sizin
aranızda kurulan hukuki ilişkinin tamamını oluşturur ve tarafları bağlar. Aksi yazılı olarak ayrıca kararlaştırılmadıkça, Geziyorum.net‘e karşı, bu hükümlere aykırı hiç bir talepte bulunulamaz ve
hak ileri sürülemez.

Yukarı