Güney Fransa gezisinde yaklaşık 9 gün boyunca ona yakın şehir gezdik. Bu gezilerimiz sırasında şehrin dokusu, mimarisi, favori yemekleri, tadları, doğası ve tarihi ile yakından ilgilendik. Ancak tatilimizi özellikle müze vs üzerine değil keyfi üzerine kurguladığımızı belirtmek isterim. Istanbul-Lyon arası THY ile 3 saat civarından bir uçuş. Havalimanından kiralanan küçük bir Fiat 500 ile yolumuza devam ediyoruz. İlk durak Aix-en-Provence. Aynı bölgenin ismini taşıyan şehre yaklaşık 3.5 saatte keyifli, dura kalka, yavaş ve etrafı gezerek ulaşıyoruz.
During South France trip, we travelled almost 10 cities for about 9 days. During our trip, we closely interested in the texture, architecture, famous foods, tastes, nature and history of the city. But I must say that we planned our holiday according to our pleasure, not to particularly museums or etc. The distance between Istanbul and Lyon is a 3 hour flight with Turkish Airlines. We went on to our journey with a small Fiat 500 which can be rented from the airport. The first station was Aix-en-Provence. We arrived to the city which had the same name, after a pleasant, slow journey in fits and starts.
Aix-en-Provence Hakkında
About Aix-en-Provence
http://www.aixenprovencetourism.com/uk/
http://www.lezzet.com.tr/tarifler_dunya/00383/
Cours Mirabeau, çınar ağaçları ve taş evleriyle şehrin en merkezi yerinde. En eski bölge olan Vieil Aix, Cours Mirabeau’nun kuzeyinde kalmakta. Her yerde çeşmeler var. Şehirde 200’den fazla çeşme ve 4 tane Üniversite var. Kafeler’de tabiiki Fransa’nın her yerinde olduğu gibi her yerdeler.Rue Espariat sokağında kafeler ve tasarım butikleri bulunmakta. Place de l’Hotel de Ville i görmeniz gerekir diye düşünüyorum. Binanın hemen yanındaki postane 18. yüzyıldan kalma .
Cours Mirabeau is in the most central place with its plane trees and houses from stone. Vieil Aix which is the oldest region stays in the north of Cours Mirabeau. There are fountains more than 200 and four universities in the city. Cafes are also everywhere as well as the whole France. Cafes and design boutiques are located in Rue Espariat Street. To me, you must see Place de l’Hotel-de-Ville. The post office next to the building dates from the 18th century.
Yolda yürürken Velib bisikletleri, eski bir sinema daha sonra ise merkeze yaklaşıyoruz. İnsanlar kafelerde ama en güzeli pazar günü tüm yolun geniş kaldırımı antikacılarla dolu. Cam şişeler, eski reklamlar,gravürer, pullar, kapılar, çerçeveler… Saymakla bitmez. Kendimize küçük bir cam şişe ve 2-3 gravür alıyoruz.
While walking on the road we saw Velib bicycles, an old cinema and then we came closer to the centre. People were at the cafes literally every day. But the most beautiful day was Sunday when the wide pavement was full of antiquarians. Glass bottles, old advertisements, gravures, stamps, gates(doors), frames… Too much to count. We bought a small glass bottle and a few gravures for ourselves.
Sokaklarda yürümeye devam ediyoruz. Bugün ayrıca şehrin merkezinde meyve, sebze ve peynir pazarının kurulma günü. Harika çeşit çeşit peynirler. Ben küflü eski tip peynirleri seviyorum. Ağır kokmasına rağmen sıcak baton ekmek arası nefis gidiyor. Hemen yol için azık yapıyoruz. Bir sonraki durak 200km sonra Cannes. O zamana kadar yolda yenecek en güzel şeyler bu harika el yapımı sandwichlerimiz. Meyve sebze pazarından meyve + biber tuşusu alıyoruz.
We went on walking in the streets. That day was also the day when a bazaar of fruit, vegetable and cheese was set up in the city centre. I liked blue cheese; though it smells funky, it goes well with hot bread stick. We also made equipage. The next station was Cannes after 200 kilometres. Until that time, the most delicious things to eat were our handmade sandwiches. We bought fruits and pepper pickle from wet market.
Lavanta sabunları zaten güney fransanın vazgeçilmez unsurlarından. Güzel kokulu sabunlardan alıyoruz. Limonlu, muzlu ve lavanta favorimiz.
Lavender soaps are the essential elements of South France. We bought aromatic soaps. Lemon, banana and lavender were our favourites.
Ben bu peynirleri yemem de ne yaparım… :-) Muhteşemler…
There was no option for me as not eating this cheese :-) They were delicious!
Önümüzde kurabiye, tatlı dükkanları ve rengarenk kutuları ile bir biskuvi dükkanı duruyor. Koku insanı 2 km öteden çekiyor. İçeri giren kendini kaybedebilir. Meydandaki gazete büfesinin hemen yanındaki sokakta iki tane var. Kırmızı ve yeşil iki dükkan parılparıl parlıyor, gelin bizleri gezin diye…
Cookie and sweet shops and a biscuit shop with its colourful boxes stood in front of us. The smell of it attracts you from two kilometres away. You could lose yourself inside. There were two shops in the street near the newsstand in the square. Two shops which were red and green shine brightly and would invite you.
Daha sonra soluklanmak için Les Deux Garçons Cafe’de bir şeyler içiyoruz. Burası Cezan’ın yemek yediği 1792’den beri pek değişmemiş bir brassierre. Akşamları harika deniz ürünleri ile yemek yiyebilir, gündüz ise güneşli havada kahvenizi yudumlayabilirsiniz.
Later, we drank something in Les Deux Garcons Café to have a rest. This café is a brasserie in which Cézanne ate and which didn’t change since 1792.
http://www.fodors.com/world/europe/france/provence/review-119719.html
http://www.bing.com/images/search?q=les+deux+gar%c3%a7ons&FORM=BIFD#
Sokakları, akşam güzel kafe ve restoranları, büyük kapıları (kapı hastasıyım bildiğiniz gibi), rahat yaşamı ile aix en provence gerçekten bölgenin en görülmesi gereken şehirlerinden.
Aix-en-provence is one of the cities of the region which must be seen with its streets, cafes and restaurants, large doors (you know that I am addicted to doors) and laid-back lifestyle.
Şehrin merkezinde park sıkıntısı çok yok. Büyük kapalı parklar var ücreti pahalı akşam 4-5 saatlik bir gezinti için 12 euro’yu gözden çıkarmanız gerek. Şehrin içinde araba nerdeyse çok az geziyor. Eskişehrin sokakları güvenli. Turist bol. Cezan’ın evine yürümek için ciddi yokuş bir mesafe katediyorsunuz. Ev çok enteresan içinin fotoğrafınıçekmek yasaktı ama ben size internetten bunu bulabildim.
There was not much of a park problem in the city centre. There were large parking garages but they were expensive. For a 4-5 hour tour, you must be willing to pay 12 EUR. There were almost no cars inside the city. The streets of the old city were safe. There were many tourists. To go to Cézanne’s house, you must go up a very straight hill. The house was very interesting. Taking photographs was forbidden inside the house but I found this for you on the internet.
–> http://www.atelier-cezanne.com/anglais/visites.htm
Eserleri (His Works)
http://www.bing.com/images/search?q=cezanne&form=QBIR#
http://en.wikipedia.org/wiki/Cezanne
Sokak sanatçılarının yaptığı çizimleri alabilir ya da fransada harika bir portrenize sahip olabilirsiniz.
You could buy the drawings of street performers or you could have your beautiful self-portrait in France.
Eski Bisikletler fotoğraf için favorim. Avrupalılar mal ve ürünlerinin hakkını vererek kullanıyor ve saklıyorlar. Özellikle sahip oldukları değerleri bilmelerinin yanısıra bu ürünlerin, bisiklet ya da araba farketmez uzun süre dayanmasının diğer bir sebei yol ve altyapılarının bunların eskimesine izin vermeyecek kadar iyi olması.
Old bicycles were my favourite for a photograph. Europeans use their goods well and save them. Besides they know their value, the other reason for longevity of bicycles or cars is the goodness of infrastructure and the roads which don’t let them wear out.
Aix-en-Provence‘da 1.5 gün kaldık. Cezanne’in evini ve atölyesini gördük. Sokaklarda gezdik. Kafelerde oturduk. Eskicileri dolaştık. Kliseleri gezdik. Yürüdük…Yürüdük… Orada uzun süre yaşıyormuşuz gibi geldi. Muhteşem birşehir. Gitmenizi tavsiye ederim…
We stayed in Aix-en-Provence for one and half day. We saw Cézanne’s house and atelier. We wandered in the streets, sat in the cafes, visited junk shops and churches. We walked and walked. It felt like we were living there for a long time. It was a magnificent city. I definitely suggest you to go.
Tags: Güney Fransa Gezisi, Aix-en-provence, Velib Bisikletler, Cannes, Peynir
Pingback: Güney Fransa Pazarları | aix-en-provence, Avrupa, Cap Ferrat, çiçek, Fransa, lavanta, meyve, monaco, Nice, pazar, peyzaj, sabun, sebze, St-Tropez, zeytinyağı
Salim Karavelioğlu
Mayıs 22, 2012 at 4:48 pm
Slm, Çok güzel özetlemişsiniz. Ekim 2011’de oradaydım. Gerçekten huzur dolu ve zamanın akmadığı bir yer. Yakınında Picasso’nun son dönemlerinde kaldığı yerlerden biri olan Chateau Vauvenargues olduğu köyü gezmiştik. Yeni yazmaya başladığım bloğumda (http://skaravelioglu.blogspot.com/) anlatıyorum. Özellikle dönüş yolunda bir baraj gölü vardı. Oradan Cezanne’nın dağını (Victoir) izlemek gerçekten büyük keyifti.
İyi çalışmalar…